Tüp Bebek tedavisi, infertilite (kısırlık) ve merkezlerinde uygulanan tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veren Tüp Bebek, İnfertilite, kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ozan Turgut; “İnfertilite dediğimiz kısırlık, çiftlerin düzenli ilişkiye girmelerine rağmen 1 yıl içinde gebelik gerçekleşmemesi olarak tanımlanır. Tüp bebek merkezimizde, tüp bebek, kadın infertilitesinde PRP, spermiyogram, embriyo, sperm, oosit dondurma, genetik tarama, erkek infertilite tedavisi, aşılama, histereskopi, laparoskopi, gebelik takibi gibi hastalarımızın tüm tetkik ve tedavilerini yapmaktayız” dedi.
KADINLARDA 35-37 YAŞINDAN SONRA…
Yaş ilerledikçe kadınlarda yumurta rezervinin azaldığını bu nedenle erken yaşlarda tedaviye başlamanın daha faydalı olacağını kaydeden Turgut; “Genelde yumurtalık rezervi, yumurta sayısı azalınca ya da tüpler kapalıysa veya erkeklerde sperm miktarı belli bir değerin altındaysa, yani gerek varsa tüp bebek yapıyoruz. Artık günümüzde evlenme yaşının artması, çevre kirliliği, GDO’lu besinler hem erkeklerde hem de kadınlarda üreme hücrelerini azaltmakta dolayısıyla tüp bebeğe ihtiyaç günden güne artmakta. Kısırlık artışındaki önemli sebepler ileri yaştaki evlilikler, özellikle genç yaşta çocuk istememe bir sebep diyebiliriz. Bunun dışında günümüzdeki GDO’lu besinler, sanayi ürünlerinin artması, çevre kirliliği bunların hepsi üreme hücrelerini azaltmakta, sigara içme, zararlı alışkanlıklar tüm hücrelere zararlı olduğu gibi sperm ve yumurtaya da zararı olmakta. Kadınlarda 35-37 yaşından sonra tedavi ihtiyacı artmakta. Yeni evlenen çiftlerimize mutlaka senede bir kadın doğum ya da tüp bebek uzmanına kontrole gitmelerini tavsiye ediyoruz. Yumurta sayısı, hormonlara baktırmasında fayda görüyoruz” diye konuştu.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ, EKİP İŞİ
Palmiye Tüp Bebek Merkezi Koordinatörü Dr. Berna Altunay da, böyle bir merkez açmalarının en büyük sebebinin buradaki hastaların başka merkezlere, uzak yerlere gitmesinin önüne geçmek olduğunu kaydederek; “Son açılan merkez olduğumuz için dolayısıyla son teknolojik donanımla, çok güzel bir laboratuar oluşturduk. Tüp bebek tedavisi demek bir ekip işidir aslında, doktorundan, embriyolog, hemşirelerine, koordinatörüne kadar ekip işidir. Biz iki buçuk yılda beklediğimizden çok daha büyük bir başarı elde ettik. İnsanlarla iletişim halindeyiz. Bize 7/24 ulaşılabiliyor olmaları insanları çok mutlu ediyor, başka merkezlere gittiklerinde sorularına cevap alamadıklarını ifade ediyorlar. Ben de İskenderunlu olduğum için kendi hemşerilerime yerinde hizmet vermek adına böyle bir merkez açmaya karar verdik” şeklinde konuştu.
HEDEFİMİZ BURANIN EN İYİSİ OLMAK!
Her yönden tam donanımlı bir merkez olduklarını ifade eden Altunay; şöyle devam etti; “Hastalarımız bize ilk başvurdukları andan itibaren, kendilerine, kimlik bilgilerinin aktarıldığı çipli bir bileklik takılıyor. Bu çipli bileklik ile içeride uygulanacak işlemlerden önce kimlik doğrulaması adı altında okutuculara bileklikleri okutuyorlar, kimlik doğrulanması gerçekleştikten sonra bir adım ileriye gidilebiliyor. Dolayısıyla içeride hiçbir şekilde yumurtanın ya da spermin ya da embriyoların herhangi bir kaosa uğrama şansları yok. Kimlik doğrulama işlemi gerçekleşmeden hiçbir şekilde ilerlemiyor işlemler, ‘Tüpbebex ID’ dediğimiz bir sistem bu, İstanbul, Ankara’daki büyük merkezlerde var olan güvenlik sistemi. Biz burayı kurarken, bir merkezde olması gereken her türlü güvenlik sistemi, her türlü donanımın olmasını istedik. Çünkü hedefimiz buranın en iyisi olmak! Hastalarımız hiçbir şekilde uzağa, başka merkeze gitmeye gerek duymasınlar istiyoruz. Burada uygulayabileceğimiz tedavi yöntemlerini sınırsız tutmaya çalışıyoruz, sürekli gündemi takip edip yeni çıkan tedavi yöntemi varsa onu da kendi bünyemize almaya çalışıyoruz. Hastalarımıza burada en iyi, en üst düzeyde hizmet vermeye çalışıyoruz ve bunu başardığımıza inanıyorum. Çünkü iki buçuk yılda çok güzel geri dönüşler alıyoruz, başarı oranımız yüzde 60'larda. Ben inanıyorum ki biz bu işi başardık. Bundan sonra da ivmemizi daha yüksek tutup daha büyük başarılara imza atmak için buradayız”
SURİYELİ ÇOK HASTAMIZ VAR!
Merkezlerine farklı illerden hatta yurt dışından hastalar geldiğini söyleyen Altunay; “Burayı açarken öncelikle İskenderunlu hastalarımıza hizmet etmek için açtığımızı söylemiştik ama başarımızı duyan, bizi takip eden, hem yurt içi, hem yurt dışından bir sürü hastamız olmaya başladı. Hollanda’dan Almanya’dan hastalarımız var, zaten Suriyeli çok hastamız var. Burada çalışanların ben de dahil olmak üzere yabancı dillerimiz olduğu için Arapça’dan Flemenkçe’ye Almanca’ya İngilizce’ye kadar bütün yabancı dilleri bilen personellerimiz olduğu için iletişim kolay oluyor ve bu nedenle de hastalar bize gelmeyi tercih ediyorlar. Kendi anadillerinde onlara hizmet verebilmekteyiz” dedi.
HASTALARA DİLEK AĞACI MOTİVASYONU
Merkezlerinde bir ‘dilek’ ağacı olduğunu, gelen hastaların dileklerini veya duygularını yazıp bu ağaca astıklarını da sözlerine ekleyen Altunay; “Buraya gelen hastalarımız çok büyük bir umutla, bebek umuduyla gelmekte. Biz de onlara diyoruz ki, bu sizin dilek ağacınız olsun. Biz psikolojik anlamda da hastalarımıza destek olmak istiyoruz, buraya geldiklerinde kendilerine iyi hissetsinler istiyoruz. Sadece somut bir tedavi değil duygusal anlamda da biz onları tatmin etmek istiyoruz. Gelen hastalar bu ağaca baktıkça umutları artmakta. Manevi anlamda onlara destek olmak için böyle bir güzellik yaptık, hastalar da çok mutlu oluyorlar bunu görünce. Tamamen aslında duygusal bir terapi diyebiliriz” şeklinde konuştu.