Yaşam

“Bilim dünyasında kadın çok güzel bir yere geldi!”

Emekli Akademisyen Prof. Dr. Ayşe Bahar Yılmaz, kadının, istediği takdirde, aile hayatı ile iş hayatında da başarıyı yakalayabileceğini belirterek Atatürk’ün sayesinde bilim dünyasında kadının çok güzel bir yere geldiğini söyledi.

İskenderun Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanlığı, Rektör Danışmanlığı, Denizcilik Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü gibi görevleri başarıyla yürüten emekli akademisyen Prof. Dr. Ayşe Bahar Yılmaz ‘Türkiye’de kadın olmanın’ avantaj ve dezavantajlarını iskenderun.org mikrofonlarına anlattı.

   

Akademik hayatı boyunca aile ve iş hayatını birlikte yürütmenin zorlukları dışında bir zorlukla karşılaşmadığını belirten emekli Akademisyen Ayşe Bahar Yılmaz; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün bize verdiği imkânlarla bilim dünyasında kadınlar çok güzel bir yere geldi” dedi.

 

Akademik hayatta kadınların çok fazla zorluk çektiğini düşündüğünü iade eden Ayşe Bahar Yılmaz “Genelde akademik hayatta baya kadın akademisyen vardır, profesör vardır. Kadının şöyle bir özelliği var bana göre, sorumluluklarını çok güzel götürüyor. Hem anne olarak götürüyor, hem akademisyen olarak, hem sosyal hayatta götürüyor. Dolayısıyla bu ciddiyetle gittiğimiz için akademik hayatta çok zorlanmadık gibi geliyor bana. Şöyle zorlandık, evi, çocukları ve sosyal hayat ile beraber akademik hayatı götürmek gerçekten zor. Bizim zamanımızda ciddi olarak doçentlik sınavına hazırlanıyorsunuz, 5 tane profesörün karşısına çıkıp iki buçuk saat ciddi bir sözlü sınav veriyorsunuz, hayatınızın en zorlayan aşamasıdır ama kadın olarak akademik hayatta zorlandığımızı düşünmüyorum” diye konuştu.

 

Gençlere de çeşitli önerilerde bulunan emekli akademisyen Ayşe Bahar Yılmaz “Bir yola çıktıkları zaman, yoklukları değil, olanları düşünsünler, ellerindeki imkânlarla mutlaka bir şeyler yapmaya çalışsınlar. O yok, bu yok gibi mazeretler üretmesinler. Mazeretleri kendimiz yok edebiliriz, gayet edersek istediğimiz hedefe ulaşabiliriz. Akademik hayatımda çok zor şartlarda, başka bir şehirde doktora yaparak götürdüm ama sonuçta hedefime de ulaşmış oldum. Gençlere de bunu söylüyorum, mazeret çıkartmasınlar hedeflerine odaklansınlar. Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili de; Kadınlar gününü bir hediye günü gibi değil de bir bilinçlenme günü gibi yaşamalarını öneriyorum. Ben her zaman eşitlikten yanayım. Toplumun terazisinin iki tarafı da denk olmalı. Kadın ve erkeğin eşit bir şekilde toplumda yan yana yürümesinden yanayım. Kadın haklarını bir pazarlama günü gibi değil de gerçekten içsel yaşamaktan yanayım” şeklinde konuştu.

 

Doğru planlamalarla hayatta başarılı olunabileceğinin altını çizen Yılmaz şunları paylaştı: “Hem bir anne, hem bir akademisyen olarak yoğun dönemler yaşadım ama hem aile hayatından hem de iş hayatından başarıyla çıktım. Ayşe Bahar Yılmaz, bir anne, bir babaanne ve şimdi artık emekli bir akademisyen. İş hayatına 1977 yılında, meslek yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak başladım. Yeni evliydim, daha sonra 2 oğlum oldu. Onları büyütürken, onlarla beraber akademisyenliğe tekrar başladım. Üniversitede öğretim üyesi olmak için yapılacak akademik aşamaları yapıyordum ama gerçekten o dönem biraz sıkıntılıydı. Burada rektörlük, üniversite yoktu biz Çukurova Üniversitesine bağlı çalışıyorduk ve ben haftanın iki günü Perşembe gidip orada bir gece yatıp cuma akşam dönüyordum. Bunu yaparken de kendi arabamla gidiyordum, o zaman otoyol yoktu bayağı sıkıntılı bir trafikte gidiyordum. Laboratuvar yoktu saf suyumu bile bidonlarla başka fabrikalardan taşıyordum. Bütün teknik cihazları Adana'dan getirip burada çalışıp geri götürüyordum. Şimdiki gençlere şöyle mesaj veriyorum; ellerinin altındaki bütün ekipmanlara bakıp ‘Hocam şu yok, bu yok, çalışamıyoruz’ diyorlar ama çalışmak isteyen mutlaka çalışır, yaratır. Ben dört sene doktoramı yaparken, taşıma suyla değirmen döndürdüm. Gerçekten o dönem yorucuydu. Hem çocuklarım, hem aile, hem iş hayatı bu arada normal akademik olarak da çalışıyorum, dersimi veriyordum ama çok güzel bir süreçti, kendimi yeniliyordum bu arada. En güzeli de çocuklarıma örnek olduğumu fark ettim. Ben hiçbir zaman çocuklarıma okuyun, çalışın, test çözün demedim. Çocuklarım üniversite sınavına hazırlanırken ben de bir yandan doçentlik sınavına hazırlanıyordum. Bir yerde onlar çalışıyordu, bir yerde ben çalışıyordum. Dolayısı ile onlara rol model olduğumu, güzel örnek olduğumu düşünüyorum. Akademik hayatımın böyle güzellikleri var, çocuklarımı da doğru bir şekilde yetiştirmiş oldum. Ben her zaman söylüyorum, anne babalar söyledikleriyle değil yaptıklarıyla örnek olması lazım. Onun için çok mutluyum böyle bir geçmişim olduğu için”