Gündem

Keşfedilmeyi Bekleyen İnsan

                                              

Selamlar dostlarım;

Merhabalar, bugün sizinle okuduğum ve dinlediğim makalelerden etkilendiklerimi, kendi süzgecimden süzerek paylaşmak istedim.

Bitmek üzere olan bir çağa tanıklık ediyoruz ve yeni bir çağ, robotik yaşam çağı başlıyor, aynı makalede bir ironiden bahsediyor. En hızlı telefonlardan bile milyon kez hızlı olan insana ait frekanslar, bu tüm iletişim araçlarından hızlı, biz kodlanan ve biçimlenen halde dünyayı algılarken, beyin her şeyi defalarca farklı bölümlere depolarken; Ve yine söylediğim gibi bir çağ bitmek üzere iken, biz ne kadar körleşip tek düze ve enerjimizi kaybediyoruz

Bazen birini düşünüp 1- 2 dakika sizi araması, olumsuz bir hisse kapılıp düşündüğümüz  şeyin başımıza gelmesi, rüyalarımızın bazen olacakların habercisi olması…!

 İlginç ve yüzyıllardır söylenen hatta atasözü olan deyişler; çok ağlama başına bir şey gelir, söyleme kötüyü, çağırma belayı  gibi…

Herkesin başını salladığını ve bu muhabbetin nereye gideceğini merak ettiğinizi tahmin ediyorum.

Ve ben yeni öğrendiğim; aslında tüm bunları biz yapıyoruz,  içimizde inanılmaz iletişim enerjisi var ve bu sinyalleri pek çok uzak mesafe yollayabiliyoruz. Çok ilginç değil mi; İsmail Hakkı Aydın hocayı lütfen okuyun ve dinleyin…!  Israrla dinlenmenin beyni yorduğunu, okuduğumuzda ve çalıştığımızda beynimizin daha da dinlendiğini ifade ediyor. Tavsiye ederim; bilmek, öğrenmek,  merak etmek bizi şarj ediyor.

 Ve;  ikinci durak ise Hacı Bektaşi Veli öğretisini  hafta sonu tekrar görme fırsatı bulduk, onun türbesini ziyaret ederken şöyle yazıyordu girişte;  İNCİTME….

Kusurları görürsen de kapat,  sakın yüzüne söyleme,  Senin herşey kendinde diyor, dışarıda arama iyiliği ve kötülüğü,  içine bak…!  Ne güzel bir söz, kendine ve içine bak;  aslında davranışlarımız kendi yorumlarımız değil midir?  Olayları, söylenenden alınmak mesela; önceden kırdıysa o kişi sizi, söylediklerinden alınmaya kodlar beyniniz sizi…

Belki de büyümek,  olgunlaşmakla insanın bakış açısını  değiştiriyor. İnsanın çiğken, pişmesi değil midir;  aslında yaşam yolculuğu….

Bazımız bu  yolculukta öylece yürüyüp giderken,  bazı insanlar ışık olmak için nasıl da çabalıyor, kısa ömrümüzde…. İşte tam burada bakış açımızı değiştirip hüsrana uğrayan, şansız olan,  hep yenilgiye uğrayan değil de başımıza gelen iyi ve kötü şeyleri iyi bir süzgeçten geçirip,  yaşam yolculuğumuzda kendi öğrenciliğimize tekrar bakıp, sonrasında olduğumuz yerde neden olduğumuz yerde neden olduğumuzu tekrar düşünmeliyiz.

 Her gün üzülüp ağlayan,  bekleyen, sürekli hasta hisseden ve çevresindeki herkesin ona zarar verdiğini anlatan pek çok insan yaydıkları bu enerji ile çevreni de mutlu etmektedir.

Azıcık içinde mutlu olan, elindekini değerlendirip bunu basamak olarak kullanan ve bu  yolculuğu sadece iyilikle yapan insanlara da bakın zaman zaman…

 Ve böylece yeni bir çağ gelmeden keşfedelim içimizdeki harika insanı.

İyi kötü demeden okuyun ve yazın, dedikodudan kaçın, olumsuz ve sizi kötü hissettiren insanlardan uzaklaşın ve odaklanın yaşantınıza, inanın fark yaratacaksınız.

Sevgiyle KALIN.