Gündem

Özçelik iş Şube Başkanından önemli açıklama…

Öz Çelik-İş Sendikası Başkanı Mehmet Güngör, son zamanlarda Türkiye genelinde ve özellikle metal iş kolunda yaşanan ortak sıkıntılara dikkat çekti.

Sendikaların, hükümete vergi oranlarının düşürülmesi çağrısını desteklediklerini belirten Güngör Yüksek vergi oranlarının işçilerin ve sözleşmelerin değerini azalttığını, aynı zamanda emeklilik sürecindeki adaletsizlikleri ve EYT konusundaki taleplerini dile getirdi.

Ağır sanayi kapsamında faaliyet gösteren işçilerin maruz kaldığı çevresel risklerin önemine de değinen Güngör, özellikle İskenderun'daki taş ocaklarının bölgeye verdiği zararları ve bu konuda yetkililerden daha fazla hassasiyet beklediklerini ifade etti.

Öz Çelik-İş Sendikası'nın önde gelen fabrikalarda başarılı toplu iş sözleşmeleri imzaladığını ancak reel enflasyonun bu başarıyı gölgelediğinin altını çizen Sendika Şube Başkanı Güngör İşverenin önerdiği ücret artışlarını yetersiz bulduklarını ve emekçilerin hak ettikleri yaşam standardını sağlamak için mücadele ettiklerini kaydetti.

Öz Çelik-İş Sendikası Başkanı Mehmet Güngör, işçi maaşlarına uygulanan yüksek vergi oranının çok yönlü sıkıntılara neden olduğunu belirterek “Yüksek enflasyon ile mücadele ederken, bir de yüksek vergi oranlarıyla mücadele ettiğimiz zaman,  çok güzel imzaladığımız sözleşmeler bile pul olup değerini yitirmiş oluyor. Türkiye’ de vergi oranları başta olmak üzere, özellikle Öz Çelik-İş Sendikası’nın kolu olan Metal-İş kolunda da, tamamı ağır sanayii kapsamına alınmasıyla alakalı sürekli çağrı yapıyoruz. Çünkü bu arkadaşlarımız, bu emekçiler 600-700 derece ateşin karşısında mücadele ediyorlar” diye konuştu.

Özellikle staj ve çıraklık başlangıcının emekliğe baz alınmasını da isteyen Sendika Başkanı Güngör, “Burada EYT çıktı. EYT kabininde bu grup arkadaşlarımız ciddi anlamda mağdur olmuştur. Bu konuda da meclise gerekli ikazlarımızı yapıyoruz. Gelen misafirlerimize, bürokrasilerimize, milletvekillerimize bu konuda gerekli ikazlarımızı yapıyoruz ve buradaki mağduriyetin giderilmesini istiyoruz” dedi.

Ağır sanayii kapsamında olduklarından dolayı, özellikle çevre kirliliği, hava kirliliği oranlarının önemine dikkat çeken Güngör “Sıcak ve nemli bir bölgede yaşıyoruz. Bölgedeki fabrikaların, çevre konusunda daha çok hassasiyet göstermesini arzuluyoruz. İskenderun’daki taş ocakları ciddi anlamda bölgemize zarar veriyor. Toz bulutları ve çıkardığı sesler ile depremden sonra üyelerimiz bu konuda çok mağdur konumdalar. Bu konuya da özellikle büyüklerimizin el atmasını istirham ediyoruz” şeklinde konuştu.

Son iki yıl içerisinde İSDEMİR,  MMK ve Ekinciler’de çok güzel sözleşmelere imza attıklarını kaydeden Mehmet Güngör şöyle konuştu: “Bu yıl içerisinde de yol bulan fabrikamızda sözleşme masasına oturmuştuk. 6 ay süren toplu iş sözleşmeleri görüşmesi sonucunda bir anlaşmaya varamadık. 20 Haziran itibarı ile greve çıktık. 28 gündür grevimizi başarılı bir şekilde sürdürüyoruz. En zor zamanlarda işçi ve emekçilerden, çok büyük destek alarak o fabrikanın 2016 yılında tekrar ayağa kalkması için büyük çaba sarf ettik. Güzel sözleşmelerin de altına imza atmıştık. Ama reel enflasyon ile TÜİK’ in açıkladığı enflasyon arasında ciddi anlamda farklar oluştu. İzaladığımız sözleşme gerçekten anlamını yitirip, asgari maaş seviyesine düştü.”

Grev kararı devam eden işyerindeki işçiler için işverenin şu ana kadar kendilerine önerdiği rakamla ilgili de bilgi paylaşan Güngör “1. altı ayda %50, 2. altı ayda % 20 önerdi. Önerdiği bu rakam, ortalama 700-800 derece ateşin karşısındaki işçinin saat ücretinden ziyade, aylığı 21.500 liradır. Yani 700 derece ateşin karşısındaki insana önerdiği rakam 21.500 liradır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bizim de isteğimiz şudur: Bu enflasyon üstü ortalamayı biz ve emekçiler yaratmıyor. Emekçi kendi gücünü kullanarak fabrikada üretim yapmaya devam ediyor. Zaman zaman üretimde de sıkıntılar yaşayabilir.  Ama üretimde yaşanan sıkıntıların tamamını emekçiye mal etmek, hiç de doğru değil.

Biz istiyoruz ki taban ücretlerimizin minimum 30.000 düzeyine çekilmesidir. Bunun için de mücadele veriyoruz”  diye konuştu.

Türkiye’de yoksulluk sınırının 30.000 lira olarak geçtiğini de sözlerine ekleyen Güngör şunları kaydetti: “Açlık sınırı bu ülkede 19-20 bin liraya yükseldi.  Biz açık sınırıyla mücadele ediyoruz. Yani, çocuğunu okutan emekçi, özellikle deprem bölgesinde ev kirası ödeyen emekçi 30.000 lira ile ne yapsın? Biz 30.000 liraya bile razı iken, işveren 30.000 lirayı maalesef çalışan emekçiye fazla görüyor ve önerdiği rakam bugün itibarı ile 21.500 lira. Buradan çağrı yapıyorum. Biz 400,500 hatta yeri geldi 600-700 derecede tezgahlarımızın başında üretim yapmak istiyoruz. 40-50 derece çadırların altında, buradan slogan atıp da şov yapmıyoruz. Sadece hakkımızı istiyoruz. Bugün hakkımızı versinler. Emekçilerimiz yarından itibaren gitsinler tezgahlarının başında üretimi yapmaya başlasınlar. Bu grevi başarı ile bitireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.’’