Bu sözü ilk defa Soner Yalçın’ın Kara Kutu kitabında okumuştum. Yazarken kitap okuduğumda Edison bu söz niçin söylemiş olabilir diye tefekkür etmemiş olduğumu fark ettim. Farkındalığım oluşur oluşmaz Thomas Edison’un hayatını araştırmaya başladım ve ilgimi çeken daha doğrusu tespit ettiğim önemli iki nokta oluştu.
Birincisi Edison yedi yaşında okula başlıyor dört ay sonra gerileme olduğundan dolayı okuldan uzaklaştırılıyor.
İkinci olarak Edison diyabet komplikasyonundan yani vücuda verdiği zarardan dolayı vefat etmiş olması ve ölene kadar da diyabet hastası olduğunu bilmiyor olması. Kafamda daha çok sorular belirdi;
Peki Edison vefat edene kadar diyabet olduğunu neden bilmiyordu?
Bu kadar icat olan biri kendi bedeninde olan değişiklikleri sorunları sorgulamıyor muydu? Daha çocukken fizik ve kimya kitabı okuyan Edison Hipokrat’a ya da diğer ilimlere ilgi duymamış mıydı?
Bana göre Asıl önemli olan Edison okuldan uzaklaşma olayı; ilkokul öğretmeni Edison hakkında “şaşkın ya da “akıl hastası “ teşhisi koyup okuldan uzaklaştırılması annesini kızdırmış ve bu teşhisi kabul etmemişti. Peki, ne yapmıştı? Hemen bir doktora mı koş muş?
Edison sonradan annesi için “Beni ben yapan annemdir. O beni anladı kendi akışımı takip etmemi sağladı’’. Deyişinden anlıyoruz ki çocuğunu çok net olarak tanıyan bir anne olarak bu teşhisi kabul etmemişti ve evinin bodrum katında ona kimya laboratuvarı kurdurmuştu.
Peki, siz olsaydınız anneler babalar ne yapardınız?