CHP adına söz alan Nermin Yıldırım Kara, kamu yönetimlerinin tüm işlemlerde hesap verebilirlik ve tarafsızlığı ilke edinmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizde medyanın bu hâle gelmesi 2002 yılından itibaren AKP'nin ülkede yönetimi ele aldığı günden itibaren oldu. Değişiklikler elbette teknolojik açıdan da olur ama AKP'nin medyaya baktığı pencereden bakarsanız işte, bugünkü bu durum ortaya çıkar. Özellikle TMSF'yle el koymalar, iktidara yakınlık, uzaklık, onu eleştiriyor musunuz, eleştirmiyor musunuz, gazetelerin el değiştirdiğini, hangi kanalların, hangi medya mecralarına aktarıldığını hepimiz biliyoruz. Peki, böyle yapınca ne oluyor? Kendisine bir yandaş medya oluşturmuş oluyor. Bu yeni medyanın muhalif sese hiç tahammülü yok. İstiyor ki ülkede sadece tek bir ses çıksın, hep bizim dediğimiz olsun. Türkiye'deki ekonomi, adalet, hukukun, yargının bağımsızlığı o kadar güzel, o kadar pirüpak ki hiç kimse başka bir şey düşünmesin. Ancak gerçekler, halkın gerçeği, maalesef, böyle değil. Evrensel Gazetesi, bir oyun sayfası açmış, oradaki tıklanma sayısına göre hayatta kalmaya çalışıyor. Sansür, ağır cezalar, yayın durdurmalar o kadar sıradanlaşmış ki ülkede bunların haber değeri bile yok.”
Kamu kaynaklarının medyada nasıl harcandığının yeterince şeffaf biçimde açıklanmadığını belirten Kara, “Kamunun kaynakları medyada nasıl dağılıyor? Kamunun kaynakları medyada nasıl harcama kalemlerine dönüşüyor, bunu bilmek isteriz çünkü biz biliriz ki kamunun kaynakları eşit, adil ve hesap verebilir olmalıdır, olmak zorundadır.
Size birkaç tane veri vermek istiyorum: 2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre, A Haber 13 özel bankadan 168 bin saniye reklam alırken kamu bankalarından 317 bin saniye reklam almış. A Spor, 11 özel bankadan 78 bin saniye reklam alırken kamu bankalarından 171 bin saniye reklamı almış. Bakalım ki Halk TV ne yapmış? 9 özel bankadan 110 bin saniye reklam alırken kamu bankalarından arkadaşlar sıfır, hiç reklam almamış. Şimdi, Meclisin çatısı altında 86 milyonun parasının nereye harcanacağını biz sormayacak mıyız, bunu konuşmayacak mıyız?”
TBMM’ye sunulan önerge, AKP ve MHP grubunun oylarıyla reddedildi.