Sağlık

KARACİĞER NAKLİNE GÖTÜREN BU NEDENLERE DİKKAT!

Vücudun fabrikası konumunda olan karaciğer, herhangi bir sebepten dolayı hasar gördüğünde yaşamsal fonksiyonlar olumsuz etkileniyor. Günümüzde kronik karaciğer yetmezliğine neden olan hastalıkların başında ise karaciğer yağlanması geliyor. Karaciğer nakli ise yetmezliğin en etkin tedavisi olarak öne çıkıyor. Ülkemizde canlı vericiden yapılan nakil sayıları istenilen düzeyin de üstündeyken, organ bağışının da bu anlamda ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.

Organ bağışının artmaması nedeniyle canlıdan nakillerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Koray Acarlı, “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” nedeniyle, karaciğer nakline neden olan hastalıklar ve organ bağışının önemi hakkında bilgi verdi.  

Karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunan karaciğer vücudun en büyük organıdır. Bunun yanında karaciğer pek çok yaşamsal fonksiyonu da üstlenir. Vücudun fabrikası olarak çalışan bu organın bazı sebeplerden dolayı hasar görmesi sonucu pek çok hastalık ortaya çıkabilir.  Bu hastalıkların pek çoğunun ortak özelliği erken evrelerde belirti vermemesidir. Bu hastalıklar arasında alkole bağlı karaciğer yağlanması, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, Hepatit B ve C, Wilson, Hemokromatoz, primer biliyer siroz, primer sklerozan kolanjit, biliyer artrezi sayılabilmektedir. Bu hastalıklar öncelikle siroza sebep olmaktadır. Siroz toplumda bir hastalık olarak bilinse de, aslında karaciğer yapısının bozulması anlamına gelmektedir. 

İlerleyen karaciğer hastalığında tek tedavi karaciğer nakli

Karaciğer sirozu da ilerleme durumuna göre evrelere ayrılabilir. İlk iki evrede hastalarda düzenli hekim kontrolü sağlanarak sorunun ilerlemesi minimuma indirilebilir. Tedavilerde genelde karaciğerde sertleşmiş skar dokusunun ilerlemesinin önüne geçmek, sorunun yol açtığı komplikasyonları engellemek esastır. Bu süreçte karaciğere zararlı olan ilaç kullanımından, alkolden, sağlıksız besinlerden uzaklaşmak önem taşımaktadır. Eğer siroz otoimmün bir durumdan dolayı olmuşsa bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar, hepatitten kaynaklanıyorsa antiviral ilaçlar kullanılır. Ancak durum ileri düzeye ulaşırsa tek tedavi yöntemi karaciğer naklidir.

Karaciğer yağlanmanız olup olmadığını öğrenin

Genelde en yaygın karaciğer nakli sebebi Hepatit B, Hepatit C, alkole bağlı karaciğer hastalığı görünürken son yıllarda alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması nedeniyle karaciğer nakli olanların sayısı artış göstermektedir. NASH olarak bilinen bu hastalık dünya üzerinde de en yaygın karaciğer nakli sebepleri arasında neredeyse birinci sıraya yerleşmek üzeredir ve toplumda hemen hemen herkeste karaciğer yağlanması görülmektedir. Pek çok kişi karaciğer yağlanmasını önemsememekte, hayatlarına bir engel olacağını düşünmemektedir. 

Karaciğer yağlanması ilk etapta belirti vermiyor

Başlangıçta yağlı karaciğere sahip kişilerde karaciğer fonksiyonlarının normal olduğu görülür. Karaciğerin bozulduğu ilk aşamalarda kan tetkikleriyle anlaşılmaz. Ancak biyopsi veya fibroscan gibi yöntemlerle karaciğerin yapısının bozulması anlaşılır. İlk etapta belirti vermediği için de tehlikeli bir durumdur. Bu nedenle karaciğer nakline gitmemek adına yağlı karaciğer sorunu olan hastaların kilo vermesi, sağlıklı beslenmesi, egzersizlerine önem vermesi gerekmektedir. Gerek Batı toplumlarında, gerekse Doğu toplumlarında karaciğer açısından en tehlikeli hastalıklardan biri olduğu için özellikle buna dikkat edilmelidir. Yapılan bilimsel çalışmalarda bu konu ile ilgili çarpıcı veriler ortaya konulmuştur. Kilo sorunu olmayan kişilerde de karaciğer yağlanması görülmektedir. Bu tamamen sağlıksız beslenmenin ve hareket eksikliğinin bir sonucudur. Kilolu olmayan kişilerde karaciğer yağlanması oranı yüzde 15 iken, NASH oranı yüzde 3’tür.  Birinci ve ikinci sınıf şişman olanlarda NASH oranı yüzde 20, aşırı kilolularda NASH oranı yüzde 40 civarındadır. Türkiye'de yetişkin nüfusun yüzde 66,8'i fazla kilolu, yüzde 32.1'i obez durumdadır. Obezite karaciğer yağlanmasını; dolayısıyla da karaciğer nakillerini getirebilmektedir. 

Canlıdan nakil çok ancak kadavradan organ bağışı yok

Organ nakli modern tıbbın en büyük gelişmelerinden biridir. 1960’lı yıllardan beri organ nakli sayesinde on binlerce hayat kurtulmuştur ve kurtulmaya devam etmektedir. Günümüzde organ nakli başarısı üst düzeydedir. Ülkemizde kadavradan değil ama canlıdan nakil oranları da gün geçtikçe artmaktadır. Türkiye canlıdan organ nakli konusunda oldukça ileri bir seviyededir. Ülkemiz canlıdan nakilde Güney Kore ile birincilik ve ikincilik için mücadele etmektedir. Fakat organ bağışı için aynı şey söylenememektedir. 

Organ bağışı aynı anda pek çok hayatı kurtarıyor
 
 Canlıdan nakil oranları yüksek olsa da, kadavradan organ bağış rakamları bir türlü istenen seviyeye gelememektedir. Oysa organ bağışı, önemli ve hayat kurtarıcı niteliktedir. Organ bağışı sayesinde başka birinin hayatını kurtarmak ve onun hayata tutunmasını sağlamak mümkündür. Hayatın içinde bireylerin ne zaman neye ihtiyacı olacağı bilinmemektedir. Bir kişi ne kadar sağlıklı olursa olsun, günün birinde kendisini organ beklerken bulabilir. Bu nedenle batıl inançları ya da önyargıları bir kenara bırakıp, gönüllülük esasıyla hareket edip organ bağışı yapmak, topluma belki de kişinin kendi sevdiklerine bir umut kapısı olabilir. Buradan hareketle diğer insanların ihtiyaçlarına daha duyarlı yaklaşmanın gerekliliğine halkın ilgisi ve dikkatini çekmek ve organ bağışını artırmak için yapılan tüm çalışmalar değerlidir. 

Organ bağışı gündelik hayata engel olmaz

Organ bağışı gündelik hayata engel olacak bir durum değildir. Organ bağışı, para bağışı gibi bir şey değildir. Belki para bağışı yapılırken bireyler, “Belki bir kazak alırdım” diyerek bağış yapmaktan geri durabilir. Fakat organ bağışında böyle bir durum bulunmamaktadır. Üstelik organ bağışı bu anlamda ekonomik olmanın yanında manevi açıdan da huzur verici niteliktedir. Çünkü organ bağışı kişinin öldükten sonra farklı bir bedene hayat vermesi, farklı bir bedende hayatına devam etmesi anlamına da gelir. Pek çok kişi organ bağışına kendi başına bir hastalık gelene kadar mesafeli durmaktadır. O zaman da istenilen organ bulunamadığında canlı nakil seçeneği devreye girmektedir. Kişiler karaciğeri ya da böbreği hastalandığında yakınlarından organ alabilmektedir.