KEŞMEKEŞ

Karabatak gibisin be “kardeşim”. Bir varsın bir yoksun.

Kardeşim dedikse de tırnak içinde…

Biliyorsun değil mi manasını?

Kardeş ama nasıl kardeş?

Şairin de dediği gibi:

“Kardeşiz demek yetmez.

Habil misin, yoksa Kabil mi?

Onu netleştirmek lazım.”

Sende de durum bu maalesef…

Emek yok.

Gayret hiç yok.

Samimiyet hak getire…

Sen kolay yolu seçenlerdensin ve her zaman öyle oldun maalesef.

İşin tarifi belli.

Birazcık fenalık, biraz vurdumduymazlık, biraz anlamamazlıktan gelmek, biraz cehalet…

Yemek hazır. Yersen tabii…

Sonra da ver elini Paris…

Nasılsa sana her yer Paris. Ne desek boş. Ne konuşsak zarar. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, sen halen konuş babam konuş.

Nereye kadar? Bu yolun elbet bir sonu var. Her şey KEŞMEKEŞ değil ya.

Akıl var, mantık var, izan var.

Yolun sonunda terazi var.

Tartacak günün sonunda Takdir-i İlahi, ki ne var ne yok çıkacak ortaya.

İdare-i maslahat yok oralarda.

Ak mı? Kara mı? Göreceğiz hep birlikte…

Sevgi ve Umutla Kalın.