MUTLU ÇOCUK ÜLKESİ

MUTLU ÇOCUK ÜLKESİ

 

Sihirli Küre

Bir varmış bir yokmuş; çok akıllı güzel gülen eğlenceli çocukların yaşadığı güzel bir ülke varmış; Dışarıda yaşayan, başka ülkeler bu ülkenin neden bu kadar mutlu olduğunu hep merak ederlermiş.

 Oysa onlar daha zengin ve daha büyük bir ülkede oturuyorlarmış; istedikleri her şeyi yapabilecekken kimsenin zamanı yokmuş bu ülkede; çocuklara her hep bakıcılar bakar, yorgun anne -babalar evlerine gelir ve uyarlanmış.. Sihirli bir küre icat etmiş bu ülkenin sihirbazı; bu küreden her çocuğun varmış ,bu kürede İstedikleri kadar oyun oynar ve günlük yaşamda yer almazmış bu çocuklar; Ülke bu sihirli küreyi o kadar çok sevmiş ki; bu ülkenin tüm vatandaşları bu küreyi her şey için kullanmaya başlamışlar yemek, giyim, eğlence gezmek(ekran önünde) günler geçiyor, halk hep kendini yorgun ve hareketsiz hissediyormuş; ülkenin çocuklarının  artık gülme sesleri kesilmiş ve gülmeyi ve oynamayı ve koşmayı unutmuşlar.

 Günler böyle geçerken; yanlarında küçücük ülkenin gülmesi seslerini daha çok duymaya başlamışlar. Oradaki çocuklar koşup oynamakta ve zıplamakta hiçbir problem yaşamıyorlarmış.

 Bu durum zengin ülkeye önceleri rahatsız etmiyormuş ama sonra gülme seslerin olduğu ülkede farklı olan ne diye düşünmeye başlamışlar. Hatta ülkeyi görmek için sihirli kürelerine bakmışlar ama hiçbir şey görememişler.

 Sonra o ülkeye casuslar göndermeye karar vermişler ve casusları gönderirken olup bitenleri iyice öğrenmeleri için tembihlemişler.

Casuslar bu küçük ülkeye girerken ülkenin tek bir kuralı varmış, diğer ülkelerden hiçbir şey getiremiyorlarmış ve sihirli kürelerini de götürememişler. Casuslar küresiz neredeyse nefes alamıyorlarmış, ama güneş ve muhteşem çiçek kokuları bir süre sonra onları rahatlatmış, ve çevrelerine bakmışlar  ve çocukların özgürce oynadıkları, insanların her yerde çalıştıklarını görmüşler.

Bu ülkede sihirli küre yokmuş bir şeye ihtiyacı olan onun için gidip alıyor emek sarf ediyor ve elde ediyormuş.

Yüzler umutlu ve aydınmış, ve hiç kimsenin kiloları da hiç fazla değilmiş, sonra casuslar bir şey daha fark etmiş insanların birbirleriyle konuştuklarında, güneş daha da parlıyor ve sanki çiçekler kuşlar, ağaçlar onları dinliyor ve daha canlı gözüküyormuş.

Casuslar hiç canı istemese de, ülkelerine geri dönmüşler. Ülkenin kralı, sihirli küresinden başını kaldırmış ve onları dinlemeye başlamış ve yavaş yavaş küreyi elinden bırakmış, şöyle  bir etrafına bakmış uzun süredir  kalkmadığını tahtından kalkıp camdan dışarı bakmış ve ağaçların, kuşların, güneşin renklerinin yok olduğunu her şeyin koyu gri renge büründüğünü görmüş.

Ve elindeki küre pat diye düşmüş…!

 Ve o zaman anlamış yaptığı bu sihirli küre aslında o kadar da insana uygun değilmiş!  Ve yavaş yavaş kendisine iyi hissetmiş ve bir karar vermiş ülkedeki tüm küreleri toplayıp dipsiz bir kuyuya arttırmış ve bunu yapan sihirbaza da Bu icadı bir daha yapmamasını söylemiş. Canı sıkılan çocuklar bahçeye çıkmışlar ve konuşmuşlar birbiri ile ve ağaçlar, kuşlar böcekler bu sesle eski renklerine tekrar kavuşmuş. Halk istedikleri ayaklarına gelmeyince çalışmaya ve tekrar üretmeye başlamış, Güneş yavaş yavaş parlamış ülkeden güzel bir koku yayılmış, çiçekler de Güneş’le açmışlar, çocukların neşeli sesleri her yeri sarmış ve ülke yanındaki küçük ülke gibi parlamaya başlamış.

 Ve bundan sonra birbirleri ile konuşmayı ve çok çalışmayı hiç bırakmamışlar, Gökten üç elma düşmüş ve sahiplerini bulmuş bu masalda burada bitmiş.

Sevgilerimle …