Radar Tepesinde Taş Ocağı Olmaz

Hatay’ın En Güzel Yaylaları Birilerini Zengin Etmek İçin Peşkeş Çekildi... Hatay’ın ciğerleri olan Atik Yaylası ve Radar Tepesi, birer hafıza mekânıdır. İskenderun ve Belen halkının kışın kar altında yürüdüğü, yazın serin rüzgârında piknik yaptığı, vakıfların, derneklerin gençleri bir araya getirip kaynaştırdığı o yaylalar şimdi taş tozu ve dinamit sesleriyle titretiliyor. Bu yalnızca bir taş ocağı meselesi değil; bu, bir halkın belleğine, kültürüne ve geleceğine açılmış bir savaştır.

Tarihî Bir Mekânda Doğa Katliamı

Radar Tepesi yalnızca bir tepe değil, bir toplumsal hatıradır. Burada kuşaklar boyunca insanlar yürüdü, çocuklar koşturdu, cemiyetler kaynaştı. Hatay gibi sıcak bir şehirde yaylalar bir kaçış alanı, bir nefes alma mekânıydı. Şimdi bu alan dinamitleniyor. Atalarımızın yüzyıllardır koruduğu yaylaları bir kalemde yok etmek, bu kentin hafızasını silmektir.

Yetkililerin taş ocağı yapılması için başka yerler önerildiğinde; “Oraya gidersek maliyetimiz yükselir” sözleri artık bu şehrin kara bir kaydıdır. Bu söz, insan hayatını, ormanları, su kaynaklarını taş fiyatına indirmektir. Radar Tepesi’nin hemen eteklerinde yaşayan insanlar nefes alamıyor, evlerine toz yağıyor, bahçelerindeki meyve ağaçları kuruyor. Bu durum yalnızca çevre felaketi değil, halk sağlığı cinayetidir.

6 Şubat depremlerinde en güvenli alanlardan biri olduğu için insanlar Atik Yaylası’na sığındı. Şimdi orada taş ocağı patlatmalarıyla yeni sarsıntılar yaratılıyor. Deprem travmasını yaşayan insanların yeniden korku ve panikle yaşaması hangi aklın ürünü? Bu, halkın psikolojik bütünlüğüne kastetmektir.

Hukukun ve Vicdanın Sınavı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesi “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” der. Türk Ceza Kanunu’nun 181 ve 182. maddeleri, çevreyi kasten kirletenleri hapisle cezalandırır. Bu taş ocağı projesi yalnızca idari bir hata değil, hukuken de suçtur. Kamu yararı adı altında kamu sağlığı yok edilemez.

Hatay halkı için yaylalar çocukluk anısıdır, gençlik hatırasıdır, aile sofralarının kurulduğu yerdir. Bu taş ocağı devam ederse o hatıralar birer birer silinecek, çocuklarımızın hatırlayacağı hiçbir serin yayla kalmayacak. Sadece toz, dinamit ve gürültü dolu bir geçmiş devralacaklar.

Radar Tepesi’ni Savunmak Herkesin Derdidir

Bu dava yalnızca birkaç köylünün değil, bütün Hatay’ın davasıdır. Radar Tepesi’ni savunmak Hatay’ın doğasını, tarihini ve insan onurunu savunmaktır. Mahkemelerden çıkacak karar, yalnızca bir taş ocağı projesini değil, devlet-halk ilişkisini de belirleyecek. Bu katliam durdurulmazsa, bu kararın altına imza atan herkes tarihe Hatay’ın hafızasını yok edenler olarak geçecektir.