Sorumluyuz, Sorumlusunuz

Toplum dediğimiz şey yalnızca kalabalığın toplamı değildir. Her bireyin, her sesin, her sözün dokusundan örülmüş bir kumaştır. Bu kumaşın iplikleri arasında ise bazı sesler daha gür, bazı adımlar daha belirgindir.

Yazar, şair, şarkı sözü yazarı ya da senarist... Onların söyledikleri, yazdıkları, kurguladıkları yalnızca kendi hayatlarına ait değildir; toplumun belleğinde yankılanır, bireylerin yaşamlarına sirayet eder. İşte bu yüzden, onlar yalnızca kendilerine değil, yüzbinlere, milyonlara karşı sorumludur.

Bir yazarın kaleminden dökülen cümleler bir gencin düşünce evrenine pusula olabilir. Bir şarkı sözü, bir çocuğun kalbinde ilk duygusal titreşimleri başlatabilir. Bir senaristin sahneye koyduğu karakter milyonların yaşam tarzına ilham verebilir. Kimi zaman bir kitap satır aralarında bir hayat kurtarır, kimi zaman dizeleri bir toplumu zehirler. Çünkü sanat, yalnızca sana ait değildir; insanın ruhunu yoğuran görünmez bir eldir.

Nezaket de kabalık da bulaşıcıdır. Küfürle bezeli bir şarkının, kaba bir diyalogla ilerleyen bir dizinin, hoyrat sözlerin hüküm sürdüğü bir filmin topluma ne kattığını düşünmek gerekir.

Elbette sanat özgürdür, zincire vurulamaz, susturulamaz. Fakat özgürlük, sorumsuzlukla eş tutulamaz. Bir sanatçının söylediği tek bir cümle milyonların diline düşer, gündelik hayata karışır.

Bugün hâlâ Nazım Hikmet 'in dizeleri umutla, Cemal Süreyya 'nın sözcükleri aşkla anılıyorsa; Neşet Ertaş 'in türküsü hala Anadolu'nun kalbinde atıyorsa sebebi budur…

Onlar sanatlarını sorumlulukla yoğurmuş, topluma değer katmışlardır.

Sanatçı olmak yalnızca yetenek değil aynı zamanda sorumluluktur. Çünkü her kelime birer damladır; bu damlalar birleşerek toplumunun ahlak ırmağını besler. Ve o ırmak berrak da olabilir bulanık da

Unutmayalım:

Sorumluyuz, Sorumlusunuz!