Modern teknolojinin gelişmesiyle azalan el işçiliği geleneğini yaşatan Mustafa Gürler, yıllardır büyük bir titizlikle yaptığı kürekleriyle hem geleneksel zanaatını sürdürüyor hem de ülke çapında birçok işletmeye hizmet veriyor.
BABA MESLEĞİM…
Zanaatına olan sevgisini ve işini nasıl öğrendiğini anlatan son krom kürek zanaatkârı Mustafa Gürler “Bu meslek, baba mesleği. Babam da bu işi babasından öğrenmiş. 1955 yılından beri babamın yanındayım. Çocukluğumdan beri onunla çalıştım. Çıraklığım, ustalığım, bugüne gelişim babamın sayesinde oldu. Ecdadımız tenekeci, babam da babasından öğrendi, ben de ondan” dedi.
Türkiye'nin el yapımı zanaatkârlık geleneğini sürdüren ender ustalardan olan Mustafa Gürler(78), ülkenin tek el yapımı krom kuruyemiş ve bakliyat küreği üreten ustası olarak biliniyor. Gürler, modern teknolojinin yaygınlaştığı bir dünyada, tamamen el işçiliğine dayanan bu geleneksel zanaatı tarihi uzun çarşıdaki iş yerinde yaşatmaya devam ediyor.
Kromdan ürettiği kürekler, dayanıklılığı ve kalitesiyle özellikle kuruyemişçiler, nakliyatçılar ve baharatçılar tarafından tercih ediliyor. Mustafa Gürler, her bir küreği büyük bir titizlikle işleyerek, zanaatını ince detaylarla süslüyor. El yapımı ürünler, fabrika üretimi standartlarının dışında, ustalığa dayalı bir mükemmeliyetin sembolü haline gelmiş durumda. Krom levhayı sanatı ile kürek haline dönüştüren Gürler, yaptığı her bir ürünün uzun yıllar kullanılabilecek dayanıklılıkta olmasını sağlamak için büyük özen gösteriyor. Gürler, Mustafa Gürler; “Bu meslek baba mesleği, Hatta o da babasından öğrenmiş. 1955 yılından bu yana babamın yanındayım. Çocukluğumdan beri babamın yanında çalışıyorum. Çıraklığım, ustalığım, bugüne gelişim babamın sayesinde oldu. Yani, babam babasından, o da babasından öğrendi, yani bizim ecdadımız tenekeci” dedi.
Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da yaşayan ve ilerlemiş yaşına rağmen güler yüzü ile müşterilerinin de beğenisini kazanan Mustafa Gürler, “Antakya’da Kurtuluş caddesinin ilk aydınlatılma döneminden bu yana ecdadımızla beraber bugünlere geliyoruz. Makine yok, işe sıfırdan başlıyoruz. .Tamamen el işçiliği ile yapılıyor. Yaprak sac geliyor sıfırdan yapıyoruz. Tamamlanıncaya kadar hepsi kendi el emeğimizle oluyor. Paslanmasına imkan yok, lehim derdi yok, kopma yok, kullanma süresi 10 senedir” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN HER YERİNE GÖNDERİYOR
Yaptığı ürünleri Türkiye’nin her köşesine, bütün baharatçılara, kahve çekenlere, gönderdiğini, hatta İstanbul’a kadar gittiğini anlatan Gürler, “Oldukça meşakkatli bir iş. Ama vatandaşın işini gördüğüm, onların yüzünün güleçliğini gördüğüm zaman, onların mutlu olması beni de memnun ediyor, her şey para kazanmak değil. Yaptığımın tanesi 100 lira. Malzemesi el emeği içinde çok para kazanmak gibi bir niyetim yok, kanaat olmadığı için kimse gelip öğrenmiyor. Gelenlerde önce ne kazanacağını soruyor. Bu mesleği yurt genelinde yapan yok. Erbabı yok, yetişende yok. Herkes bol para kazanmak istiyor” şeklinde konuştu.
Mustafa Gürler, son olarak bu yıl “Yılın Ahisi” seçildiğini söyleyerek, “Beni yılın ahisi seçtiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek ahisi benim” dedi.