Albayrak, yetersiz posa alımı, yüksek dozda kullanılan ve vücuda zarar verebilen katkı maddeleri, tütün ve alkol, gereksinmeden fazla veya az beslenme, besinleri pişirme yöntemlerinde gerçekleştirilen hataların, küf ve toksinlerin kanser oluşumuna neden olabileceğine dikkat çekti…
Albayrak şunları paylaştı: "Yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı vücut ağırlığını yakalama ve koruma, özellikle doymuş/ trans yağ içeriği yüksek besinler ve şeker tüketimini sınırlandırma, aşırı tuz tüketiminden uzak durma, sakatat ve yağlı et gibi besinlerden uzak durma, sebze ve meyvelere sofrada yer verme, ateşe doğrudan temas eden, çok yüksek sıcaklıkta pişirilen, tütsülenmiş besinlerden kaçınma, sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih etme(buğulama, haşlama, fırında), haftada 2 porsiyon kuru baklagil tüketme, besinleri saklama/ hazırlama/ pişirme koşullarına dikkat etme, kabuklu yenilebilen meyveleri kabuğuyla tüketme, yeterli sıvı tüketme, alkol ve sigara tüketiminden ve tüketilen ortamlardan kaçınma, selenyum minerali ve E vitamininden zengin besinlerin tüketimine ağırlık verme beslenmenizle kanserden korunmanız adına dikkat edebileceğiniz bazı noktalar… Selenyum kaynağı besinler deniz ürünleri, et grupları iken; E vitamini kaynağı besinler ise yeşil yapraklı bitkiler, yağlı tohumlar ve bunlardan elde edilen bitkisel yağlar, tahıl taneleri ve kuru baklagillerdir.
Yapılan çalışmalar, alkol tüketimi ile birlikte özellikle ağız, yutak, yeme borusu, akciğer, kolon, rektum, karaciğer ve meme kanseri riskinde artış olabileceğini gösteriyor. Yüksek miktarda alkol tüketen bireylerde bile folik asidin kansere karşı koruyuculuğunu gösteren çok sayıda çalışma bulunmakta. Bu nedenle folik asit depolarınızı kontrol ettirin ve eksikliğini yeşil yapraklı sebzeler tüketerek tamamlayın, gerek görüldüğü takdirde takviye kullanabilirsiniz. Kimi çalışmalar düzenli yeşil çay tüketiminin mide kanseri riskini azaltabileceğini göstermiş. İçecek seçimi de oldukça önemli bir nokta.
Yine çeşitli sebze ve meyvelerde bulunan farklı fitokimyasalların kanser hastalığını önleyebileceği üzerine birçok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Likopen, beta karoten, lutein, zeaksantin, indoller, flavonoidler ve daha birçok mikro yapının kanserden koruyuculuğu adına özellikle domates, havuç, ıspanak, avokado, brokoli, soğan, sarımsak, üzümün sofranızda yer almasında fayda var.
Kemik sağlığınız kadar bağışıklık sisteminizde de önemli bir yere sahip olan D vitamini, sizi kanserden koruyor. Araştırmalar D vitamini eksikliği olan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin diğerlerine göre daha fazla olduğunu gösteriyor. Özellikle kış aylarında daha da eksikliğini yaşayabileceğiniz D vitamini, kullanmayı planladığınız takviyeler arasında muhakkak yer almalı.
2013 yılından bu yana birçok bilimsel çalışmada artan sayıda zerdeçalın anti tümör etkisinin olduğu ve kanserde de olumlu etkisi olabileceği söylenmektedir. Yemeklerde yer vereceğiniz baharatlar arasına ekleyeceğiniz zerdeçal hem lezzeti arttıracak hem de sizi kanserden koruyacaktır.
Kanserden korkmak yerine; yaşam tarzınızı ve beslenmenizi iyileştirerek, riski azaltmanız mümkün! Bunlar dışında vücudunu tanıyarak, kendi öz kontrollerinizi gerçekleştirin, belirli aralıklarla doktor kontrollerinizi yaptırmayı unutmayın!"