Yaşadıkları sıkıntılardan ve içerisinde bulundukları durumdan oldukça şikâyetçi olan İskenderun Balıkçı Barınağı, balıkçı esnafı sorunlarını iskenderun.org mikrofonları aracılığıyla kamuoyu ile paylaştı. Barınakta ağlarını temizlemeye çalışan Balıkçı Mehmet Sait Erkan, mazot fiyatlarından ve çalışma alanlarının kısıtlanmasından şikayet etti.
Barınakta 400 tane balıkçı olduğunu ve hiçbirinin halinden memnun olmadığını kaydeden Erkan; “Şu an yasaklarla ilgili büyük sıkıntılarımız var. İskele alanlarında, gemi sahası alanlarında, iç de dış da yasak mevcudiyeti koymuşlar. Çalışma sahası daraltıldı, nerede çalışacağız? Sahil güvenlik ile karşı karşıyayız, onların da yapacağı bir şey yok emir büyük yerden geliyor. Çalışma sahamız ile ilgili büyük sıkıntılarımız var” diye konuştu.
YASAKLAR BİRAZ GEVŞETİLMELİ
Ülkede şu an bir devalüasyon olduğunu da ifade eden Balıkçı Erkan, “İnsanlar kötü durumda. Elektriğe, gıdalara yapılan zamlar insanları çökertti. Balıkçılarımızın dörtte üçü kirada oturuyor, her birimizin 3-4 tane çocuğu var. Bu şartlarda nasıl çalışacak, kirasını nasıl karşılayacak, çocukların nasıl okutacak, nasıl yedirip içirecek? Çalışmak için sahillere iniyoruz yasak, iskeleden 200 metre açığa gidiyoruz biraz kaydığımız zaman yasak, İsdemir’e gidiyoruz sınır dışı ediyorlar. Orayı burayı yasak ediyorsun. Bu limanda sadece 400 tane balıkçı var, buna benzer çok limanlarımız var, körfezde balıkçılar ne yapar, ne yer, ne içer. Malzemeler pahalı. Bir teknede 4-5 tane adam çalışıyor, nasıl karşılayacak bütün bunları. Bize yardımcı olmaları gerekiyor. Yetkili bakanlık bununla ilgilenmeli, bu yasaklar gevşetilmeli. Mazot almış başını gidiyor, ne kazanıyorum ki ben? Her şey pahalı, çok büyük sıkıntılarımız var, üstesinden gelemiyoruz. Üstesinden gelmek için yasak alanlarda bize yardımcı olmaları gerekiyor, biraz gevşetmeleri gerekiyor yasakları” şeklinde konuştu.
Körfezin ekolojik dengesinin de bozulduğunu ifade eden Balıkçı Erkan “Bir kere termik santrallerin denizden su çekmesi ardından sıcak suyu denize vermesi ile içindeki kimyasal maddeler balığı etkiliyor, balık orada durmaz. Asitler dökülüyor, kömürler dökülüyor, bunu bizler görebiliyoruz ama bakanlık bunu göremiyor. Şu iskeleler ve limanların denize verdiği ciddi zararlar var” dedi.
Balıkçılık yapan Abdullah Dağ ise, ağlara takılan pisliklerden söz ederek şunları söyledi: “Ağlarımızı attığımız yerden balık yerine pislik topluyoruz, ağlarımız mahvoluyor, temizlenmez kesmek zorundayız. Bu ağların değeri 5-6 bin lira. Mazot dünya para, eskiden 150-200 liraya çıkıyorduk şimdi 500 lira mazotla denize çıkıyoruz. Buradan çıkıyoruz bize diyorlar ki orası yasak, oraya atma, buraya atma. Diğer tarafa gidiyoruz iskeleye yaklaşma diyorlar, balıkçı nerede çalışacak? Buradan çıkıyoruz bir buçuk saat yol gidiyoruz çalışmak için, ağ atmak için. Balıkçının hali böyle, kimse de ilgilenmiyor. Çalışacak yer yok ki balık tutalım. Şu gördüğün körfezin yarısında çalışamıyoruz, açığa çıkıyoruz trol var ağımıza vuruyor öyle olunca ağı kaybediyoruz, bulamıyoruz. Sahile geliyoruz yasak, ceza yazıyorlar. Nerede çalışacak bu balıkçı. Her teknenin 200-250 bin borcu oldu. Kimse evini geçindiremez hale geldi. Biz yetkilileri bekliyoruz, gelsinler balıkçılara kendileri sorsunlar ama sadece oy zamanı gelmesinler”
Çocukluğundan bu yana balıkçılıkla uğraştığını vurgulayan Balıkçı Diyap Gümüş de; “7 yaşından beri babamla oltacılık, balıkçılık yapıyoruz. Şimdi buradan çıkalım yasak başlıyor, girelim yasak başlıyor. Cezaları ağır yapmışlar. Ağımızı atıyoruz, geliyorlar topluyorlar imha diyorlar bir de üstüne ceza yazıyorlar. Trafikte adam ehliyetsiz yakalanıyor, ceza yazıyorlar motorunu geri veriyorlar bizim niye ağızımızı imha ediyorlar. 100 tane belgemiz var, hangi kuruma gitsek bizimle ilgilenen yok. Denizi bizim kadar kimse bilemez. Şu tesislerin denize verdiği zararı hiç kimse vermiyor, deniz suyunu kirletiyorlar ama balıkçı yanaştığı zaman yasak… Biz küçük tekneyiz körfez de çalışamayız, açığa gidiyoruz fırtına, sahile gidiyoruz ceza…” dedi.