Söz konusu tesisin yapılmasıyla ilgili itirazlarını ilgili yerlere yaptıklarını kaydeden Kara; “Erzin’de bayport petrol ürünlerinin, propandan polipropilen üretme tesisi ile alakalı bir işletmesi olacak. Bir petrokimya tesisi de plastik ürünlerin daha fazla işleneceği, hammaddesi plastik olan bir üretim tesisi planlanmakta. Nisan ayı itibariyle nihai ÇED süreci için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarıldı. Biz çevre koruma dernekleri olarak Tarsus, Mersin’den Samandağ’a kadar tüm çevre dernekleri ve yöre halkı olarak, hem Çevre ve Şehircilik İklim Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirme Genel Müdürlüğüne hem de Hatay Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bu bölgede yapılacak bu tesis için itirazlarımızı yazılı olarak gerçekleştirdik. Orada da sahaya giderek bir basın açıklamasıyla konuyu kamuoyuna aktarmış olduk” diye konuştu.
Yaşadığımız coğrafyanın ve körfezin, mevcut partikül kirleticiler ile yeterince havası, suyu ve toprağının kirletilmiş olduğunu, polipropilen tesisin ise bölgenin daha çok kirlenmesine neden olacağını ifade eden Kara; “İskenderun Körfezi yani Adana, Mersin, Hatay zaten yaşadığımız bu coğrafya bir takım partikül kirleticilerinin, kömürün, termik santrallerinin, demirçelik sektörünün, metalurji sektörünün çok fazla var olduğu bir alanda kurulacağı için, kümülatif olarak etkisinin havaya, toprağa ve suya, yaşam alanlarımıza daha çok zarar verecektir. Bunu bilimsel raporlarla uzmanlar, özellikle covid-19 sürecinden sonra bilim insanları bu konuya daha fazla bilgi aktardığı için biz yörenin özellikle Burnaz sahilinin endemik yapısının, su kaynaklarının, tarım alanlarının, Erzin bölgesi Türkiye’nin narenciye üretiminde 18’lik üretim potansiyeline sahip olduğundan özellikle narenciyenin çok fazla zarar göreceğini düşündüğümüzden bu tesisin çevresel zararlarını çok iyi biliyoruz ve bunu kamuoyuna aktarmaya bu şekilde çalışıyoruz” şeklinde konuştu.