TBMM Genel Kurulunda görüşülen Afet Yeniden İmar Fonu kurulmasını öngören kanun teklifinde CHP Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, teklifin tarihiyle, kültürüyle, yaşamıyla insanı temel almak yerine beton odaklı bir kurguyla düzenlendiğini, iktidarın devlet eliyle İmar Kanunu'na aykırı binaları yasallaştırdığını ve devletin bağışlarla, yardım kampanyalarıyla iş yapar hâle geldiğini öne sürdü.ANKARA (İGFA) - Afet Yeniden İmar Fonu, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülüyor.
Genel kurula getirilen kanun teklifinin içeriğini eleştirerek sözlerine başlayan CHP'li Kamil Okyay Sındır, söz konusu kanun teklifinin gerekçesine bakıldığında afet tanımında vurgu yapılan ekonomik ve sosyal kayıpların telafisi yok, tarihiyle, kültürüyle ve sosyal yaşamıyla insan yok ama sadece beton olduğunu, yaşamın sürdürülebilirliğine dair hiç bir vurgu olmadığını iddia etti.
"Ne yazık ki, beton odaklı bir kurguyla düzenlenmiş bir kanun teklifi ile karşı karşıyayız" diyen Sındır, "Afet Yeniden İmar Fonu’nda insan yok, beton var. Fonun Yönetim Kurulu’nda, örneğin, Sağlık Bakanlığı yok. Peki, sormak isterim, bu yeniden inşa edilecek kentlerde yaşayan insanların sağlıkla ilgili ihtiyaçları hiç olmayacak mı? Yönetim Kurulu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı da yok. Dünya kültürel mirasının en önemli eserlerinin, tarihinin, kültürünün bulunduğu Hatay'da, Antakya'da, Antep’te, Kahramanmaraş’ta, tüm afet bölgesinde bir tarih, kültür, yaşam yok oldu. Bu tarihin yeniden imarı, yeniden inşası, ayağa kaldırılması veya bu tahribatın ortadan kaldırılması adına ne yazık ki hiçbir şey yok. TOKİ, her zaman ve her yerde olduğu gibi, kentlerin tarihi değerlerini kültürel ve mimari özelliklerini yok sayan bir anlayışla yine niteliksiz tek tip binalar inşa etmeye devam ediyor." diye konuştu.
“DEVLET ELİYLE İMARA AYKIRI DÜZENLEMELER”
AK Parti iktidarının imar politikalarını da eleştirerek sözlerine devam eden CHP'li Sındır, konuşmasında şu ifadelere vurgu yaptı:
“Hepimiz çok iyi biliyoruz ki ‘Deprem değil, bina öldürür’. Daha doğrusu bina da değil, cehalet öldürüyor. Akıl ve bilimin yol göstericiliğinden uzak uygulamalar, liyakatsiz yöneticiler, ahlak yoksunluğu, eğitim yoksunluğu öldürüyor ve tabii bir “imar barışı” ve “imar affı” gibi masumane adlarla yapılan düzenlemeler öldürüyor. İktidarın en son yapmış olduğu “imar barışı” düzenlemesiyle milyonlarca yapıya “yapı kayıt belgesi” düzenlendi. Diğer bir deyişle, ruhsatsız, kaçak, dayanıksız, fen ve sanat kurallarına aykırı yapılara devlet “üç maymunu” oynadı ve sorumluluğu da yapı maliklerine yükledi. Bu yapılar arasında kamu binaları da vardı elbet. Bakanlığa sorduğum soruya verilen yanıtta, imar barışından yararlanan, yapı kayıt belgesi düzenlenmiş, yaklaşık 270 bin kamu binası olduğu ortaya çıktı. Orada bir hastaneyi, bir okulu, bir kamu binasını düşünün, böyle bir imar barışı ile olası bir afette yaşam nasıl etkilenir? Siyasal iktidarı, ne yazık ki geçmişte yaşamış olduğumuz hiçbir deprem akıllandırmamış. Bakınız; Meclis’e Orman Kanunu'yla ilgili yeni bir düzenleme geliyor. Kanundaki bir maddeden bir cümle aktarayım: ‘Devlet ormanlarında el konulan bütün yapı ve tesisler, inşa aşamasında olanlar da dâhil olmak üzere hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın Orman Genel Müdürlüğü tarafından derhâl yıkılır veya ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık hizmetlerinde kullanılabilir.’ Bu kanun teklifi diyor ki: İmarsız, ruhsata aykırı kaçak yapılmış da olsa ben onu ihtiyaç duyduğumda kullanabilirim. İşte imar denince AKP’nin aklına gelenler; “imar barışı” veya “imar affı”. Öyle anlaşılıyor ki AKP iktidarı, devlet eliyle İmar Kanunu'na aykırı binaları yasallaştırmaya devam ediyor.”