Günümüzün gençleri, avuçlarının içine sığan bir dünyanın içinde büyüyor. Bir zamanlar pencereden görülen gökyüzü merakı, şimdi ekran ışığının soğuk parıltısına karışıyor. Parmak uçlarıyla sayfalar çevirmek yerine ekran kaydıran bu kuşak, dijital dünyanın güçlü çağrısına her gün biraz daha teslim oluyor. Bu teslimiyet, yalnızca davranışlarını değil; düşünme biçimlerini, odaklanma sürelerini ve bilişsel dünyalarının derinliklerini de dönüştürüyor.

Dijital bağımlılık, genç beynin henüz tam olgunlaşmamış kıvrımlarında bir sis gibi dolaşıyor. Bilginin ardı arkası kesilmeyen akışı, zihni bir yağmur ormanı gibi bereketli kılacağına, kimi zaman bir enkaza çeviriyor. Sürekli bildirim sesleri, yarım kalmış dikkatin yankıları gibi zihne çarpıyor; odaklanmanın yerini, parçalanmış bir dikkat hali alıyor. Gençler bir düşünceden diğerine savrulurken, derinleşmenin yerini yüzeysellik; tefekkürün yerini hız ve tüketime dayalı bir zihinsel alışkanlık alıyor.

Toraga Gömülü Bulundu
Toraga Gömülü Bulundu
İçeriği Görüntüle

Oysa insan zihni, tıpkı bir nehir gibi akmak ister: kendi yatağında, kendi ritminde, kendi derinliğiyle. Dijital bağımlılık ise bu nehrin yatağını sürekli değiştiriyor; akışı hızlandırıyor, kimi yerde taşırıyor, kimi yerde kurutuyor. Bilginin hızlı tüketimi, hafızanın işleme biçimlerini de dönüştürüyor. Artık hatırlamak değil, ulaşmak önemseniyor; bilmek değil, bulabilmek değerli görülüyor. Bu da gençlerin bilişsel haritalarında derin vadiler yerine, yüzeysel patikalar bırakıyor.

Bir başka sessiz etki ise zihinsel yorgunluk… Sürekli uyarılma hâli, beynin ödül mekanizmasını körüklüyor. Her bildirim, her beğeni, geçici bir mutluluk kıvılcımıyla genç zihni oyalıyor. Bu küçük kıvılcımlar kısa süreli bir sevinç yaratsa da uzun vadede duyarsızlaşmaya, tükenmişliğe ve daha fazlasını istemeye dönüşüyor. Düşüncenin dinginliği kaybolurken, yerini sürekli bir arayış, bitmeyen bir uyarılma isteği alıyor.

Yine de tüm bu tablo umutsuz değil. Zihin, esnek bir yapı; yeniden şekillenmeye, yeniden yön bulmaya muktedir. Dijital araçlarla kurulan ilişki, zehirli bir bağımlılıktan bilinçli bir kullanıma evrildiğinde, genç zihinler yeniden derinleşebilir; yeniden kendi seslerini duyabilirler. Çünkü her ne olursa olsun, insanın özü hâlâ düşünmekte, hissetmekte ve anlam aramakta saklıdır.

Dijital dünyanın ışıkları ne kadar parlak olursa olsun, genç zihinlerin kendi iç ışığını söndürmesine gerek yok. Önemli olan, o ışığın hangi ritimde yanacağını seçebilmek… Ekranların ötesinde, sessizliğin içinde yeniden kendini bulabilmek.

Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalın, sevgiyle kalın