Toplumda tedirginlik yaratan bu durumun sebebi de sıkça tartışılmakta ve merak edilen genç yaşta kalp krizleri peki son zamanlarda neden bu kadar sık karşılaşmaya başladı? Sebepleri nedir? Covid etkisi var mı? Gibi soruları yanıtlayan Kardiyoloji Uzman Dr. Ercan Türk “Vücuttaki bütün organlara kan götüren yapılar olan damarların tıkanması ya da kireçlenmesi sonucu kalp damar hastalıkları oluşur. Dengesiz beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite sonucu oluşan obezite; tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, sigara kullanımı, ailesel genetik yatkınlık damar hastalık oluşumunda oldukça önemli etkenlerdir” dedi.
Kalp krizlerinin, 20 yıl öncesine kadar büyük oranda 60 yaşın üstündeki hastalarda görüldüğünü hatırlatan Kardiyoloji Uzman Dr. Ercan Türk, bugün ise düzensiz beslenme, artan tütün kullanımı, hareketsiz yaşam ve teknoloji esareti nedeniyle bu yaş maalesef 45'in altına indiğine işaret etti.
EN ÇOK TÜRKİYE’DE YAŞANIYOR!
Son 10 yıl içinde yapılan çalışmalarda ABD'de kalp krizi geçiren her 5 hastadan 1'inin 40 yaşında ya da daha genç yaşta olduğu görüldüğüne dikkat çeken Dr. Ercan Türk şunları söyledi: “40 yaş ve altındaki hasta oranının her yıl yaklaşık yüzde 2 artmakta. Avrupa ülkelerinde 50 yaş öncesi kalp krizi görülme oranının yüzde 10 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 20’dir, yani Avrupa'da genç kalp krizleri en çok Türkiye'de yaşanmakta. Avrupa'da ortalama kalp krizi yaşı 60-65 iken Türkiye'de bu rakam 10 yaş daha erken. Bu oranlar bize genç yaş kalp hastalıklarının yeni olmadığını göstermektedir.
PEKİ NEDEN?
SİGARA: Ülkemizde 1986 a kadar sigara üretimi ve dağıtımı TEKEL kurumunayken, 1991 de yabancı sigara firmalarının Türkiye de sigara fabrikası kurma ve sigara dağıtım izni verilmiştir. Bu da fiyatların ucuzlaması, ürün çeşitliliği oluşması, ürüne ulaşım kolaylığı ve en önemlisi yoğun reklamlar ile sigaranın kullanımı ciddi oranda yaygınlaşmıştır. 2006 verilerine göre Türkiye'de 18 yaş üstü vatandaşlarda sigara içme oranı, erkeklerde 50,6, kadınlarda 16,6, ortalama 33,3'dür. 25-44 yaşları arasında kişilerde içicilik daha yoğundur. 2015 yılı OECD raporlarına göre Türkiye dünyada en fazla sigara içen 11. ülkedir. Erkeklerde 37,3, kadınlarda 10,7 ortalama 23,8 sigara içicisi bulunur. Türkiye'de 3,9 milyon kadın, 10,6 milyon erkek, toplam da yaklaşık 15 milyon kişi her gün sigara içmektedir. Türkiye 2016 itibariyle sigara içme oranları, 24 ile dünyada 10. Sıradadır. Türkiye'de 2008 verilerine göre 13-15 yaşındaki erkeklerde sigara içme oranı 11,1, kızlarda 4,4, ortalama 8,4 olarak belirlenmiştir. Sigaraya başlama yaşı genelde 13-17 arasıdır.
2. DEĞİŞEN YEMEK KÜLTÜRÜ ve OBEZİTE
Bir diğer önemli etken ise değişen beslenme alışkanlığı. Özellikle 1990 ların başında açılmaya başlanan fast-food restourantları ile ülke olarak beslenme alışkanlığımız ciddi anlamda bozulmaya başlanmış ve 2000’ler den sonra geleneksel yemek kültürümüz olumsuz anlamda büyük değişime uğramıştır. Bu ürünlerle ilgili yoğun tanıtıcı reklamlardan ilk etkilenenler ise çocuklar olmuştur.
Artan fast food ve paketlenmiş ürün kullanımı ile çocukluk çağında insülin direnci oluşturmakta bu ise obezitesiye neden olmaktadır. Bu durum atar damarlarda yağlı çizgilenmeler oluşturur, bu yağlı çizgilenmeler genç yaşlarda kalp damar hastalığının oluşmasında zemin hazırlamaktadır.
3. HAREKETSİZ YAŞAM ve TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI
90 lardan sonra artan televizyon izleme oranı ile çocukların oyun oynama alışkanlıkları ciddi manada değişmişti. 2000 lerden sonra teknolojinin hızla ilerlemesi sonrası cep telefonu ve tabletler çocukları ve genç yaş bireyleri gerçek dünyadan tamamen uzaklaştırmış gün içindeki hareketini-spor alışkanlığını minimum düzeye indirmiştir.
TÜİK(Türkiye istatistik kurumu) verilerine göre 6-15 yaş grubu çocularda internet kullanım oranı 2013 yılında 50 civarında iken, 2021 yılı itibariyle 82’e çıkmıştır.
Yine istatiksel verilere göre her çocuk günün yaklaşık 3 saatini sosyal medyada geçirmekte.
Yine ülkemizde sınav kaygılarından dolayı okullarımızda beden eğitimi dersleri haftada ortalama 2 saat , Avrupa’da ortalama 6 saattir. Bunun da neticesinde evde ve okulda minimum fiziksel aktivite sonucu obeziteye yatkınlık oluşmakta.
GENÇ YAŞ KALP KRİZİ ORANININ ARTMASI BEKLENMEYEN BİR DURUM DEĞİL
Tüm bu bilgiler ışığında fark ettiğiniz gibi aslında sorun çocukluk yaş grubunda başlamakta. Ülkemizde 90 larda başlayan yaşam tarzı değişimi ve globalleşme sonucu batı dünyasının yaşam tarzını süzgeçten geçirmeden çocuklarımıza yansıttığımız için zararlı alışkanlıkları tümüyle kültürümüze yansıttık. Bununla beraber batı yaşamında önem verilen çocuklara spor alışkanlığı edindirme, teknolojiyi doğru kullanma eğitimini çocuklarımıza aşılıyamadık.
İşte bu nedenlerle son yıllarda genç yaş kalp hastalıkları daha çok karşımıza çıkmaya başladı. Ve önümüzdeki yıllarda bu oranın katlanarak artacağını üzülerek söylemeliyim.
4. COVİD SONRASI UZUN DÖNEM ETKİ Mİ?
Yapılan çalışmalarda Covid enfeksiyonu esnasında damarlarda pıhtılaşma riskini arttığı, ritm bozukluğu ve kalp yetmezliği riskinin arttığı bilinmekte. Ancak enfeksiyonu atlatıktan sonra uzun dönemde damarlarda bu riskin devam edip etmediği konusunda henüz net bir veri yok. Yukarıda bahsettiğim sebepler oldukça önemlidir, tüm bu nedenleri görmezden gelip ölümleri geçirilmiş covid ve covid aşılarına bağlamak şu an için doğru yaklaşım olmayacaktır. İlerleyen yıllarda yapılacak araştırmalar bize daha net fikir verecektir.
Sonuç olarak: bu hastalıkları önleme ve mücadele etmeye çocukluk çağında başlanmalıdır… Çocuklarımıza doğru beslenme, tütün kullanımından uzak durma ve spor alışkanlığı edindirmek kalp sağlığı için oldukça önemlidir. Genç hastalarda 5 yılda bir rutin kalp muayenesi, 40 yaşından sonra ise yıllık düzenli kalp meyanelerini yaptırılması bu hastalıkların erken tanısı ve tedavisi için oldukça önemli.”