Asli görevlerinin işçileri mutlu etmek, onların refah seviyelerini yükseltmek olduğunu ifade eden Güngör; “Metal sektöründe özellikle İsdemir, Ekinciler, MMK ve Yolbulan’da toplam 4900 üyemiz var, gece gündüz demeden bu üyelerimizin refah seviyesini yükseltmek için, sosyal sendikacılık anlayışını hakim kılmak için çalışıyoruz. Aynı zamanda Hak-İş’in il başkanlığını da götürüyorum, Hak-İş’e bağlı sendikaların da 14.700 tane üyesi var. Tabii sendikanın görevi sadece dört duvar arasında veya fabrikanın içerisinde sözleşme imzalamak değil aynı zamanda sosyal sendikacılık çerçevesinde onların refah paylarını dışarıda nasıl yükseltebiliriz, bürokratik işlerin nasıl yapabiliriz, hastanelerde, dışarıda bütün her şeyi ile uğraşıyoruz işçilerimizin. İşçileri mutlu etmek bizim asli görevimiz, asıl olan onlardır, biz onların vekiliyiz” dedi.

Türk bağlantı elemanları sektöründen Romanya çıkarması Türk bağlantı elemanları sektöründen Romanya çıkarması

Özellikle pandemi döneminde çok ciddi sıkıntılar yaşadıklarını da anlatan Güngör; “Çok şükür pandemi bitmek üzere, bu konuda rahatız. Bu dönemde MMK’nın sözleşmesini imzaladık, Eylül ayında başladı. Eylül ayında enflasyon 8 iken biz yüzde 24 oranında bir sözleşmeye imza attık ilk 6 ay için. Aynı zamanda Yolbulan sözleşmesi vardı, Yolbulan sözleşmesinde de bölgenin en güçlü sözleşmesini yaptık, 110'a varan ve sosyal hakları ile beraber 130'lara varan bir sözleşmenin altına imza attık. Yeterli mi, hiçbir zaman sendikacının aldığı ücreti yeterli görmemesi lazım, mevcut ücreti koyup üzerine ne alıyorsa gece gündüz bunun hesabını yapması lazım, çok şükür o konuda müsterihiz. Bu yıl içerisinde Eylül ayı itibariyle İsdemir’in ve Ekincilerin sözleşmesi başlayacak” diye konuştu.

Örgütlenme çalışmalarına da devam ettiklerini belirten Güngör, örgütlü olmanın önemine vurgu yaparak; “Bu dönemde bunları yaparken aynı zamanda örgütlenme çalışmalarına da hız veriyoruz. Bölgemizde metal konuda hizmet veren yaklaşık 15.000 işçimiz var ama ne yazık ki bunların 50 oranında sendikalaşması var, sendikalı olmayan işyerlerindeki maaş durumları ortada. O yüzden her platformda dile getiriyorum, Özçelik İş Sendikası Başkanı olarak diyorum ki, sendikalı olan iş yerlerinin mutlaka desteklenmesi lazım, devletten hükümetimizden bu konuda mutlaka yardım bekliyoruz. Çünkü sendikalı olan işyeri ile sendikasız olan işyeri arasında bir rekabet oluyor. Haksız rekabete yol açmamak bizim asli görevlerimizden bir tanesidir.

Her zaman söylüyorum en kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir lafı doğru bir laftır. Biz en iyi sendika olmak için gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Anayasal bir haktır sendikalı olmak, bu konuda çekinmesinler, gelsinler şubemizi ziyaret etsinler, bizlerden sendika hakkında bilgiler alsınlar, sendikalı olan işyerleri ile sendikasız olan işyerleri arasındaki farkı net olarak göreceklerdir. Onun için bütün emekçileri sendika çatısı altında birleşmeye çağırıyorum. Örgütsüzlük maalesef kanayan bir yaramız, her ne kadar biz anayasal hakkınızdır, özgürdür diyorsak, maalesef işverenlerin mobbingi altındayız. Türkiye'de işsizlik yaklaşık yüzde 20'ler civarında, kişiler sendikaya üye olduğu zaman hemen işverenin baskısı altına giriyorlar ve orada bir mobbing uygulanıyor ve işçileri tekrar sendikasız yapmak için gayret gösteriyorlar ya da işten çıkarıyorlar. Bunu gören arkadaşlar tabii ki diğer arkadaşları da pes ettirmeye çalışıyorlar. Gerçek anlamda mücadele eden kararlı işçiler bunu başarıyorlar. Bu anlamda örgütlenmenin, sendikalaşmanın önümün açılmasını ciddi anlamda arzuluyoruz ve bekliyoruz” diye konuştu.

Çalışma hayatının sorunlarından da söz eden Güngör; “Özellikle Türkiye’nin çalışma hayatında ciddi sorunlar var, bu sorunları her platformda, bütün siyasilere, sivil toplum kuruluşlarına, bürokraside dile getiriyorum. Bunların başında EYT sorunu var, maç başladıktan sonra kuralların değiştiği bir dönemi yaşadık, bu konuda hükümetimizin vaatleri var bu vaatleri sabırsızlıkla bekliyoruz. Vergi dilimleri konusu ciddi bir konu, vergi dilimlerinin daha aşağılara çekilmesini ve vergi oranlarının da 22-23’lerde sabitlenmesini talep ediyoruz. Bölgemiz metal sektörü, metal sektörünün tümünün ağır sanayi kapsamına alınmasını istiyoruz. Çünkü 1500-1600 derece ateşin karşısında çalışıyor bu kardeşlerimiz ama ağır sanayide yararlanma oranı 5-6 oranında. Bu olmadığı süre içerisinde 60 yaşına kadar çalışma hayatı gerçekten zor, çoğu pert oluyor 50'sinden sonra. Bir diğer ciddi sıkıntımız mesleki ve çıraklık stajının başlaması. Bunun başlangıç tarihi eğer emeklilikte baz alınırsa, emekliliği öne çekeceğine inanıyoruz, bunun da gündemde olmasını istiyoruz. Daha önemlisi yaşadığımız bölge özellikle hava kirliliği çok önemli, biz bu dünyayı atalarımızdan miras aldık çocuklarımıza emanet edeceğiz, o yüzden hava kirliliği konusunda ciddi anlamda çalışmalar yapılmasını istiyoruz. Eskiye oranla çalışmalar var ama çok daha duyarlı olunmasını istiyoruz çünkü metal sektörü ağır sektör. Ağır sektörden çıkan gazlar da maalesef Türkiye’nin belli yerlerindeki kanser vakalarının çok artmasına neden oluyor. Hava kirliliğinin sürekli kontrol edilmesini arzuluyorum” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim