Dr. Abdülkerim Damar, özellikle hipertansiyon, ateroskleroz, ileri yaş, aile öyküsü ve genetik faktörlerin etkili olduğu bu hastalıkların erken tanı ve tedavisinin hayat kurtarıcı olduğuna dikkat çekti.
Dr. Damar, 55 yaşındaki üç çocuk babası Yılmaz Diken’in, geçtiğimiz günlerde İskenderun Devlet Hastanesi'ne başvurduğunu, ani başlayan göğüs ve sırt ağrısı şikayetiyle acil servise gelen Diken'e yapılan tetkikler sonucu tip 1 ağır aort diseksiyonu teşhisi konduğunu söyledi.
Başarılı bir şekilde gerçekleştirilen operasyonla sağlığına kavuşan Yılmaz Diken, taburcu edilmek üzere hastaneden taburcu edilme aşamasına geldiği belirtildi.
Aort anevrizması ve diseksiyonu, genellikle aort damarındaki anormal genişleme ya da yırtılma ile karakterize edilen ciddi sağlık sorunu olduğunu belirten Dr. Abdülkerim Damar, hastaların bu tür durumlarla karşılaşmadan önce mutlaka düzenli sağlık kontrollerine gitmeleri gerektiğini kaydetti.
Özellikle hipertansiyonun kontrol altına alınmadığı, aile öyküsü bulunan ve genetik yatkınlığı olan bireylerde aort anevrizması ve diseksiyonu riskinin arttığına dikkat çeken Damar, bu tür hastalıkların erken tanısı ve müdahalesinin yaşamı kurtarabileceğini vurguladı.
ERKEN TANI HAYAT KURTARIYOR
Yılmaz Diken'in hastalığına erken müdahale edilmesinin, hayatını kurtaran önemli bir adım olduğuna değinen Dr. Damar, bu tür hastalıkların genellikle ani ağrılarla kendini gösterdiğini, bu yüzden erken tanı konulmasının büyük önem taşıdığını vurgu yaptı.
Dr. Damar, "Aort diseksiyonu gelişmeden önce yapılan müdahale, hastaların sağ kalımını önemli ölçüde artırıyor. Ayrıca, erken müdahale ile hastaların yoğun bakım süresi de kısalıyor" dedi.
İskenderun Devlet Hastanesi'nin, kalp damar cerrahisi alanında bölgede önemli bir sağlık hizmeti sunduğunu aktaran Dr. Damar, hastaların takiplerinin de hastanenin polikliniklerinde düzenli olarak devam edeceğini hatırlattı.
Yılmaz Diken, geçirdiği başarılı operasyonun ardından taburcu edilmek için gün sayarken, aort cerrahisi konusunda farkındalık oluşturulması gerektiğine de dikkat çekildi. Hastaların, özellikle 40-50 yaşları arasında, hipertansiyon, aile öyküsü ve genetik yatkınlık gibi faktörlere dikkat etmeleri gerektiği ifade edildi.
