İskenderun’da sağlıklı beslenme konusu kişiden kişiye değişiyor. Kimisi bölgenin lezzetli yemeklerinin cazibesine kapıldığını itiraf ederken, kimisi kendi bahçesinden topladıklarıyla sağlıklı kalmaya çalıştığını ifade ediyor. Ortak görüş ise organik ürünlere erişimin her geçen gün zorlaştığı yönünde…
Hatay mutfağının zenginliğiyle öne çıktığını vurgulayan birçok vatandaş, bu lezzetlerin sağlıklı beslenmeyle zaman zaman çeliştiğini söyledi.
Bir vatandaş, “Lezzet dünyası burası. Antalya’da iki, Hatay’da beş. Buraya geldin mi 5 öğün, 10 öğün. Canımız ne zaman isterse, o zaman yiyoruz. Burada et gerçek, tatlı gerçek. Orada (başka yerlerde) glikozlu tatlılar, belirsiz etler var,” diyerek bölge mutfağının zenginliğine vurgu yaptı.
Organik beslenmenin günümüzde neredeyse imkânsız hale geldiğini ifade eden bir vatandaş da şunları söyledi: “Organik beslenme diye bir şey kalmadı. Eskiden bahçede domatesin kokusu olurdu. Şimdi ne tat var ne koku. Tarla senin olsa bile tohum sahte. Uçağın bile geçmediği alanlara ihtiyaç var ama Türkiye’de öyle bir yer kalmadı...”
Sokaktaki vatandaşın görüşleri bu kadar karamsar olmadığı gözlemlenen röportajlarda özellikle kırsalda yaşayan bazı vatandaşlar, kendi bahçelerinde ürettikleri ürünlerle beslendiklerini belirterek sağlıklı beslenmeye çalıştıklarını ifade etti. Bir köy sakini, “Domates, fasulye, biber, patlıcan ne varsa kendim ekiyorum. 100 metrekare bahçem var, dışarıdan almıyorum. Sabah saat 4’te kalkıyorum, öğle yemeği biter. Kilom da değişmez,” dedi.
Bir diğer vatandaş ise köydeki yaşam tarzının beslenme alışkanlıklarını değiştirdiğine değinerek “Depremden sonra yaylaya çıktık. Orada yaşıyoruz. Sütü komşulardan alıyoruz, yoğurdu kendimiz yapıyoruz. İki öğün yiyoruz, az ama yeterli” diye konuştu.
Beslenme alışkanlıklarının mevsimlere göre değiştiğini belirten bazı kişiler de, “Yazın sadece su içiyoruz bazen. Sıcakta yemek zor oluyor. Sabah geç kahvaltı yapıyorum, akşam yemeğini erken kesiyorum,” şeklinde konuştu.











