Ağır mı ağır?
Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
Önüne bir kedi yavrusu çıktı. Üşümüş.
Hava soğuktu. Etrafına bakındı yine kimse yok.
Paltosunun cebinden dünden kalan simit parçalarını çıkardı.
Bir umut belki yer dedi kendi kendine kısık bir sesle.
Eğildi ve avucunun içinde yavrunun önüne simit parçalarını yedirmek istedi.
Yavru biraz ürkek, korktu ve elini tırmaladı. Hafif kanadı eli.
Sağa baktı, sola baktı. Kimsecikler yok.
Öne baktı, arkaya baktı, yine yok.
Kan akan yeri emdi durulsun diye. Biraz duruldu ama akmaya devam etti.
Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
Yağmur hafif hafif yağmaya başladı.
Islanmamak için kaldırımın en sağından yürümeye çalıştı, dükkanların evlerin duvarların dibinden.
Kafası önde İlerledi. Karşısına bir köpek çıktı. Bitkin ve üşümüş.
Şöyle bir seveyim dedi. Elindeki kanı unutmuştu. Tam severken kan kokusu geldi köpeğin burnuna.
Havladı ve kanı emmeye başladı. Bu sefer kendisi korktu ve kenara çekildi.
Sağa baktı, sola baktı. Kimseler yok. Öne baktı, arkaya baktı, yine yok.
İlerledi. Yürüdü, yürüdü, yürüdü…
Denizi gördü. Banklar boştu. Oturdu. Sigarasını yaktı. Denizi izledi. Bomboş sakin denizi…
Ufuk çizgisine daldı gitti. Sanki kendinden geçmişti bir süre.
Silkindi ve kalktı. Yürümeye başladı. Sağa sola baktı. Kimsecikler yoktu. Aynı şekilde önünde ve arkasında da…
Yürüdü, yürüdü, yürüdü. Hava kararmıştı. Yürümeye devam etti. Mezarlığa geldi.
Bir toprak yığını buldu ve sırtını toprağa verip uzandı.
Hava soğuktu. İyice üşüdü. Üşüdükçe paltosunu daha da çekiştirdi.
Üşüdükçe daha da sarıldı paltosuna…
Uyukladı.
Gece olunca bir ara irkilerek araladı gözlerini. Mezarlığın o korku dolu havası sardı içini.
Aradı bir şeyler gözleri.
Sağa baktı yok. Sola baktı yine yok.
Kafasını zorlayarak çevirdi öne ve arkaya yine yok.
Kimsecikler yok…
Uyuya kaldı. Gece ilerledikçe soğuk arttı. Arttıkça vücut ısısı düştü. Düştükçe kalbi, sinir sistemi ve diğer organları olduğundan farklı çalışmaya başladı ya da çalışamadı. Hava soğudukça soğudu. Hipotermi oldu.
Zaman geçti. Sabah oldu. Sağına soluna, önüne arkasına bakamadı. Onun yerine mezarcı baktı.
Üç kişi ya bulundu ya bulunmadı. Mezarlığın kimsesizler kısmına bir çukurun içine gömdüler.
Gökyüzündeydi. Aşağıya baktı. Mezarına…
Mezarın sağına, soluna baktı kimse yok.
Mezarın arkasına önüne baktı. Yine kimsecikleri yok.
Yalnız, yapayalnız… Sadece ortalığı kaplayan bir sis.
Mezara iyice baktı. Mezar taşı yok.
Kimsesiz bile yazamadılar.
