Konunun komisyonda tartışıldığını ve bu konuda yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade eden Avukat Asuman Okur Şanal,
Medeni Kanun ülkemizde 1926 yılında kabul edildi ve medeni kanunla birlikte nafakada kanun olarak ortaya çıktı. O tarihlerde boşanma sonrasında 1 yıllık süre tabii tutulmuştu yoksulluk nafakası. Şu anda konuşulan, üzerinde komisyonda tartışmalar yapılan şey yoksulluk nafakası dediğimiz şey. 1988’de bu 1 yıllık süre süresiz hale getirildi. Boşanma sonrası taraftarlardan birine bağlanan nafaka ömür boyu devam edecek şekilde yasal düzenleme olarak karşımıza çıktı. Şu anda da uygulamada nafaka süresiz… Kanunumuzda herhangi bir cinsiyet ayrımı yok, kadına ya da erkeğe bağlanır şeklinde bir ayrım yok. Yalnız toplumsal yapı gereği, bizde genelde kadınların boşanma sonrasında bu kurumdan faydalandığını görüyoruz. Taraflardan birini mağdur ediyor. Kanunumuz aslında bunun için belirli sınırlamalar getirmiş, taraflardan birinin ölmesi, nafaka alan tarafın evlenmesi, aciz durumunun ortadan kalkması, evli olmasa bile yeniden biriyle evli gibi hayat sürmesi nafakanın kaldırılması sebepleri olarak sayılmış. Dava açılması halinde nafakanın iptali söz konusu olabiliyor. Kanun aslında bunu bir düzenleme haline getirmiş. Şu anda toplumda gördüğümüz, insanların süresiz nafakadan zarar gördükleri yönünde. Herhangi bir şeyin süresiz olması, insanların hayatlarını devam ettirmelerinde sıkıntı yaşatıyor. Boşanmadan sonra nafaka ödemesine karar verilen bir erkek, 1-2 sene sonra yeni bir hayat kurmaya kalktığı zaman 2 evin geçimini sağlayacak şekilde hayatına devam etmek zorunda kalıyor. Nafaka, ödeyen tarafı bu sıkıntıya sokuyor, bu konuda yeni bir düzenleme yapılması şarttır” şeklinde konuştu.
Gündemde olan konu ile ilgili düzenlemeye yönelik ortaya atılan görüşlerden de söz eden Şanal, “Ortalamayı bulmaya yönelik bir tavır görüyorum. Bir evlilik süreci yaşanıyor, bunun sonucunda yoksulluğa düşecek olan bir taraf var, bir de evlilik bittikten sonra belki de 2 evi geçindirmek zorunda olacak olan bir taraf var. İki tarafın da mağduriyetine sebep olmadan bir kanuni düzenleme yapılmaya çalışılıyor. Ben bunu olumlu buluyorum. Burada tartışılan görüşler şunlar, bizim de sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla, şu an açıklanan bir şey yok. Birincisi, boşanmadan sonra, evlilik süresi kadar bir nafakaya hükmedilmesi; ikincisi evlilik süresinin yarısı kadar bir nafakaya hükmedilmesi şeklinde… Yalnız bu evlilik süresi bittikten sonra, sosyal devlet ilkesi gereği devletin geri kalan nafakayı üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Konuşulan çözümler arasında bu da mevcut. Bunun da sonuçları hem devlet bütçesine farklı yansıyacak, hem ailelere farklı yansıyacak, hem insanların yaşam tarzlarına farklı yansıyacaktır” şeklinde açıklamalarda bulundu.