Hepimiz zaman zaman kendimizi acımasızca eleştiririz. Yapamadıklarımız, eksiklerimiz ve hatalarımız zihnimizde tekrar tekrar canlanır. Peki, bir arkadaşımız aynı durumu yaşasa ona nasıl yaklaşırdık? Büyük ihtimalle yargılamak yerine yanında olurduk ve sevgiyle yaklaşırdık. O halde neden kendimize karşı bu kadar sertiz?

Ünlü psikolog Doğan Cüceloğlu bu durumu şöyle özetler:
“İnsanın kendine verebileceği en büyük hediye, kendisini olduğu gibi kabul etmesi ve sevmesidir.”

Öz şefkat, kusursuz olmak değil, insan olmanın doğasını kabul edebilmektir. Kendini eleştirmek yerine anlamaya ve hata yaptığında cezalandırmak yerine öğrenmeye çalışmak. Öz şefkat, en çok zor zamanlarda kendine destek  olabilmektir. 

Modern dünyada başarı ve mükemmeliyetçilik baskısı altında kendimize karşı hoşgörülü olmayı unutuyoruz. „Daha iyisini yapmalıyım, hata yapmamalıyım.” Bu beklentiler, içimizdeki yetersizlik hissini besler. Ancak, kendimize nasıl konuştuğumuzu fark etmek, bu engelleri aşmanın ilk adımıdır. Bazen içimizde bizi sürekli eleştiren bir ses vardır „Yetersizsin” „Başkaları senden daha iyi.” Fakat bu sesi dönüştürmek mümkün. Kendimize şu şekilde yaklaşabiliriz „Elimden gelenin en iyisini yapıyorum ve bu yeterli.” 
„Hata yapmak insan olmaktır.”
„Öğreniyorum, gelişiyorum ve kendime karşı şefkatli olmayı seçiyorum.”

Öz şefkat, kendini teselli etmek değil, içsel gücünü besleyerek duygusal dayanıklılığını artırmaktır. Kendimize şefkatle yaklaştığımızda, hatalarımızdan ders almayı ve zorluklara daha kolay yanıt vermeyi öğreniriz çünkü iyileşmenin ilk adımı kendimize karşı anlayışlı olmayı seçmek ve kim olduğumuzu gerçekten anlamaktır.

Kayseri'de ramazan bereketi sürüyor Kayseri'de ramazan bereketi sürüyor

Bugün, kendine nasıl yaklaşıyorsun? İç sesin seni eleştiren mi, yoksa sana destek olan bir dost mu? Eğer biraz daha şefkate ihtiyacın varsa, şimdi tam zamanı. Kendine nazik olmayı dene, çünkü en çok sevgiye ve şefkate ihtiyacı olan kişi, aslında sensin.

Editör: Ufuk Aktug