Hatay Devleti İçişleri Bakanlığı ile Milletvekilliği yapmış babasının mesleğini sürdürdüğünü ifade eden İskenderunlu saatçi Abdulhamit Tümkaya, ilk gençlik dönemlerinde şimdiki Kaymakamlık binası olan eski adliye binasındaki saatin haftalık bakımlarını yaptığını ifade ederek; “Eski adliye binasındaki saatin haftada bir temizliğini yapardım, ayarlarını yapar inerdim. Hiçbir bedel de almadım bugüne kadar” dedi.
İskenderun’da çocukluğundan bu yana saatçilik yapan Abdülhamit Tümkaya, geçmişten gelen mekanik saatlerle, daha sonra piyasaya sürülen pilli dijital saatlerin gelişimiyle bunların da onarımını yaptığını vurgulayarak “Tarihi saatin bakımını 1969 yılına kadar yaptım sonra askere gidip geldim. 1971’den sonra devam ettim, devamlı bakımını yapardım. Binanın onarımı sırasında orada bazı parçaları eksilmiş, saatler bozulmuş. O saatin büyüklüğü 2 metre hemen hemen, 150 kilo ağırlığında çalışıyor. Parçası bulunursa ancak yapılır. 1930'larda Fransızlar döneminde yapılmış bir saat. Parçası bugüne kadar bulunmadı. Ben onun yerine eğer kabul ederlerse uydu saati yaptırmayı düşünüyorum. Uydudan kumandalı saat, milimetrik olarak çalışacak. Uydu anteni yapacağız bir tane dama bir tane de aşağıya saat koyacağız kumandayı alan, bir deniz tarafına, bir Cumhuriyet meydanı tarafına bakan iki tane de saat koyacağız eğer kabul ederlerse. Uydudan komut alacak” diye konuştu.
Uydudan komut aldığı zaman tarihi saatte şaşma şansı olmayacağının altını çizen Abdulhamit Tümkaya “Elektrik kesilse bile geldiğinde şaşmadan devam edecek. Fabrika saatleri, gar saatleri, havaalanı saatleri hiç şaşmaz, milimetrik olarak çalışır, hepsi radyolig sistemle kontrol edilir. Sistemde gece 12'de bütün saatler kendini ayarlar. Böyle bir saat yapmayı planlıyoruz eğer kabul edilirse. İstanbul'dan bir ekip gelecek yapacak, Fransa'dan da bu saati yapan firma bir ekip gönderecekler denetleyecek” şeklinde konuştu.
Mekanik saatlerin hepsini yapabileceğini vurgulayan Abdulhamit Tümkaya, şunları söyledi: “Mekanik saat dediğiniz zaman İskenderun'da benden daha iyi yapacak kimse yok. Herkes yapar ama bozarak yapar, ben elime aldığım saatin tamiratını severek yaparım. Saati alacağım, çalıştıracağım, zevkini çıkaracağım ondan sonra müşteriye vereceğim. Eski saatlerin çalmasından zevk alıyorum, mesleği de zevk için yapıyorum. Eskiden saat temizleme makinesi vardı, saatleri temizlerdik. Saatler paramparça sökülür, o mekanik saatleri temizleme makinesine koyardık, pırıl pırıl çıkardı. Hep mekanik saatler üzerinde çalıştı pilli saatler çıkıncaya kadar. Pilli saatler çıktı ama bir süre sonra tekrar mekanik saatlere döndü. Pilli saatler demode olunca yeniden mekanik saatleri piyasaya sürdüler. Mekanik saatler her gün kurulması gerekir. Pilli saatler bu yönden kullanım açısından daha kullanışlı, dijital saatler de plastik aksamlarından dolayı 100 su geçirmez özellikte olduklarından daha çok tercih ediliyor…”