İnegöl belediyesi 8. Kitap fuarı başladı İnegöl belediyesi 8. Kitap fuarı başladı

 Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fadi Hurigil deprem sonrası yaptığı paylaşımında Antakya’nın sıradan bir şehir olmadığına işaret ederek “M.Ö. 300 yılında başlayan ve günümüze kadar süren hikayesi içinde mimari ve kültürel mirası ile hâlâ yaşamakta olan kadim bir kent Antakya... İmparatorların gözdesi olmuş, Antik Çağ'ın üç büyük metropolünden biri Antakya... O çağlarda nüfusu birkaç yüz binlere ulaşmış, güzelliği ve halkının yaşadığı hayat ile dillere destan olmuş, Doğunun Kraliçesi Antakya... Azizler Petrus ve Pavlus'un, Mesih İsa'nın öğretisini anlattıkları, inananlara ilk kez "Hristiyan" adının verildiği kutsal kent Antakya… Doğal taş döşeli sokakları, kendine özgü nitelikteki avlulu evleri, bunların içindeki yaşam biçimi ile Antakya... Üç büyük dine mensup insanların beraberce yaşadıkları, inançların kardeş olduğu, bütün insanlığa örnek olacak barış, dostluk ve kardeşlik kenti Antakya…” diye kaydetti.  

Yıkılan asırlık ibadet yerlerinin önceki ve deprem sonrası fotoğraflarını paylaşan Fadi Hurigil şunları aktardı: “Tarih boyunca en çok can kaybının yaşandığı 4 depremden ikisinin olduğu şehir ANTAKYA. Tahminlere göre M.S. 115 yılında 7,5 şiddetinde meydana gelen depremde 260 bin kişi hayatını kaybetmiş. M.S. 525 yılında 7 büyüklüğündeki depremde ise 250 bin kişi ölmüş. Öyle ki son büyük deprem olan 1872 yılında ANTAKYA'nın üçte biri yerle bir olmuş. Bugüne kadar ya depremler yada istilalar ile yıkılmış şehir ANTAKYA. 1872'deki son büyük depremde ahşap olan ve yıkılan Kilisemizin yerine taştan yapılan ülkemizin en güzel ve heybetli 10 Kilisesinden biri olan Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisemiz maalesef bir kez daha yıkıldı.

Tarih tekerrürden ibaret derler ya. Keşke tekerrürden ibaret olmasaydı. Tarih bir kez daha yok oldu. Tarihi meclis binası, tarihi Cami'ler, tarihi çarşılar, eski ANTAKYA evleri. Sıradan bir şehir değildi ANTAKYA. O topraklarda doğanlar o şehirde yaşasalarda, yaşamasalarda ruhen bağlı oldukları şehirdir ANTAKYA.

Tarihte onlarca kez yıkıcı deprem geçiren ve yeniden inşa edilen tarihi kent bir kez daha yok oldu. Anılarımız, geçmişimiz, geleceğe dair umutlarımız, herşeyimiz silindi. Atalarımız geçmişte bu kutsal şehri ve Kilisemizi nasıl yeniden inşa ettilerse, bizlerde tarihi Kilisemizi ve bu şehri inşa edip yeniden ayağa kaldıracağız. İçimiz her daim belki buruk kalacak. Ama küllerimizden yeniden doğacağız. Yeniden Doğacak Antakya, Yeniden Yükselecek Antakya…”

d4043a53-a65a-493d-96a1-acb7eed03bc4e062d86f-2094-400a-85d4-304d03e1eec6330183098_566427032180302_1588407116059857681_nc53f1a3b-1e95-446e-9bef-9a8cea4b794ec064edc0-7390-430a-bb28-731cc53d7cc184015359-b483-4e70-b1f4-ec51a8f2424b317622685_5701252656649557_9079424372686045023_n108264f5-5913-4587-9891-ed4d4614c8e2931807ca-c1f0-4c01-8f55-f3411af2805a1832283a-6948-4343-83f1-b1fe5781143b6ea914b9-7ae0-43bb-a086-2463fc60bc75473ff7a5-ba38-47d4-a41b-55691ce27ae73fc51e04-95ef-45e7-a0d5-3f35a152ac1f

Editör: Halit Sapmaz