Gazeteci ve sunucu Duygu Gecü Yüzseven, İstanbul’un en büyük kütüphanesi konumunda olan Rami Kütüphanesi’nde gazetecilik mesleğine ilgi duyan gençler ve öğrencilerle bir araya geldi.İSTANBUL (İGFA) - İstanbul’un en büyük kütüphanesi konumunda bulunan Rami Kütüphanesi’nde gerçekleşen söyleşide medyadaki dezenformasyon süreci, gazetecilik mesleğinin sıkıntıları, Türkiye’de ve dünyadaki habercilik anlayışı Gazeteci ve Sunucu Duygu Gecü Yüzseven ile alındı.
Medyadaki dezenformasyonun önüne geçmek için mesleki eğitimin önemini vurgulayan Yüzseven, “Genellikle çok farklı farklı mesleki gruplardan gazetecik yapan meslektaşlarımız var. İletişim fakültesi mezunu arkadaşlarımız biraz daha azınlıkta kalıyor. İster iletişim fakültesi mezunu olsun isterse başka meslek gruplarından arkadaşlarımız olsun eğer gazetecilik mesleğine gönül veriyorlarsa kitleleri doğru bilgilendirme görevimizden dolayı medya okuryazarlığı konusunda ek bir eğitim almaları büyük önem taşıyor.” dedi.
“KOPYALA-YAPIŞTIR HABER MANTIĞI DEZENFORMASYONA YOL AÇIYOR”
Kopyala-yapıştır haber mantığının değişmesi gerektiğini ifade eden Yüzseven, “Bir habercinin gerçekten haberi araştırması gerekiyor. Haberi yazması, haberin peşinden koşması gerekiyor. Örnek verecek olursak depremde herkes belki iyi niyet amacıyla oradaki bilgilerin hepsini tweet attı, uyarmaya çalıştı ama haber yanlıştı. Bu dezenformasyona yol açtı. Tıpkı haberde de yanlış haberin çoğalması, gazetecilerin teyit etmeden haberi paylaşması, kopyala-yapıştır haber mantığı dezenformasyona yol açıyor. Kaynağından emin olunmadan haber alınmaması gerekiyor. Gazeteciye düşen görev burada teyit etmesi, araştırması, doğruluğundan emin olması ve çok dikkat etmesi. Yaptığımız iş insana değiyor ve bu yüzden de bizim insanlara doğru bilgiyi yaymamız gerekiyor. Hızlı bir şekilde ulaştırmamız, özgün habercilik yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
Günümüzde çoğu internet sitesinin ajanslardan gelen haberleri otomatik olarak sistemine eklediğini hatırlatan Duygu Gecü Yüzseven, editörün buradaki doğru bilgiyi süzgeçten geçirmesi mümkün olmadığı için de ajanstan gelen metin kitlelere ulaştığını belirterek, medyadaki dezenformasyonun önüne geçebilmek için ajans editörlerinin zorlu bir görevi bulunduğunu kaydetti.
Haber editörü ile muhabir arasındaki ilişkinin de göz önüne alınması gerektiğini belirten Yüzseven, "Muhabir bir vaka üzerine haberini oluştururken haber merkezindeki editör Türkiye’nin 81 ilinden gelen magazin, asayiş, politika gibi birbirinden farklı belki yüzlerce haberle aynı anda karşılaşıyor. Dolayısıyla bu haberlerin içeriklerinden dolayı farklı duygulara da maruz kalıyor. Haberin sunulduğu insanlar kanalı değiştiriyorlar ancak haber merkezindeki editörler bu haberleri kitlelere doğru şekilde ulaştırmak durumunda olduğu için gelen tüm içerikleri denetlemek durumunda kalıyor. O haber metinlerini sesleri titremeden seslendirmek durumunda kalıyor" değerlendirmesinde bulundu.