Eğitim Sen Şube Başkanı Mustafa Ünsal üyeleriyle bir araya geldiği İskenderun Belediyesi 4 nolu sosyal tesis (sağlıklı yaşam parkı) önünde ÇEDES ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” uygulaması ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Türkiye’de eğitim sistemini siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda, dini kural ve referanslara göre biçimlendirme isteğinin yetkili konumlardaki kişiler tarafından sıklıkla ifade edildiğini belirten Mustafa Ünsal “Çeşitli uygulamalarla bu istek yaşama geçirilmiştir. Son yıllarda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmıştır. Bu ortak projeler üzerinden eğitimi dinselleşme süreci hızlandırılmış, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar hayata geçirilmiştir” dedi.
Ünsal, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, ilçe spor müdürlükleri/Gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülen ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi) kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapıldığı ve çeşitli kararlar alındığını söyledi.
ÇEDES Projesinin amacının Öğrencilerin millî, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan, geliştiren ve kendi yaşantılarında inşa eden fertler olmalarına, çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, aklı selim, kalbi selim ve zevki selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak” olarak ifade edildiğine vurgu yapan Ünsal “Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, etkin bileşeni din referanslı kurumlar olması nedeniyle laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Bu proje kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı hem programa katkı sağlayan hem de “temsilci öğretmen” kanalıyla öğrencileri bulan ve kamu mekânlarını kullandıran kurumlar olarak işlev görmektedir” diye konuştu.
Öğrencilere milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerin benimsetilmesi amacıyla tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile il merkezi ve ilçelerde bulunan tüm cami ve Kur’an kursları”nı kapsayan bir proje olduğunu aktaran Ünsal “Milli Eğitim Müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı il müftülükleri aracılığıyla okullara öğrencilerin sözde ‘manevi gelişimini desteklemek’ amacıyla ‘manevi danışman’ görevlendirmelerinin önünü açmaktadır. Bu bağlamda pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu öğreticileri, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere çeşitli illerde görevlendirilmeye başlanmıştır. Protokolde ifade edildiği biçimiyle, “öğrencilerin moral ve motivasyonlarını artırıcı rehberlik hizmetlerinde bulunan” ‘manevi danışmanlara atfedilen kimi işlevler dört yıllık eğitim fakültesi mezunu psikolojik danışmanlarla, zaten yıllardır sürdürülmektedir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 56. Maddesine göre “Eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur” şeklinde konuştu.