Diyabet, kan şekerinin yükselmesiyle kendini belli ettiğini ifade eden Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Kemal Ağbaht, Kan şekerini ölçtüğümüz zaman Hastamızın açlık şekeri ya da tokluk şekeri üç aylık ortalama HbA1c yüksekse, bu şekilde diyabet tanısı koyuyoruz. Tip 1 diyabet, her 10 diyabetliden birinde görülüyor. Bunda önleme şansımız yok. Tamamen genetik, bağışıklık sistemini pankreasın insülin üreten beta hücrelerine karşı antikor geliştirmesiyle oluşan ve hücre yıkımı neticesinde işlevsiz bırakan bir durum. Önlem alamıyoruz, sadece tedavi uygulayabiliyoruz. Fakat Tip 2 dediğimiz diyabet ve çoğunlukla üzerinde durduğumuz toplumun genelini ilgilendiren, neredeyse her 10 diyabetliden dokuzunu teşkil eden diyabet ise yaşam tarzı değişiklikleriyle önüne geçilebilecek bir diyabettir. Tip2 diyabetle mücadelede; beslenmemize dikkat etmemiz, düzenli egzersiz yapmamız, stresten uzak durmamız, sigara alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmamız gerekiyor’ diye konuştu.
Diyabetin maalesef kişinin yaşam kalitesini bozan, özellikle şekeri yüksek seyreden hastalarda erken ölümlere davetiye çıkardığını vurgulayan Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Kemal Ağbaht, ‘Şeker hastalığı kronik anlamda bir damar duvar hastalığıdır. Erken yaşta kalp krizlerinden, erken yaşlarda beyin damar tıkanmalarına, erken yaşlarda gelişen körlüklere, böbrek yetmezliğine, diyalize bağımlı hale gelmekten sorumludur. Bunların dışında şekeri yüksek seyreden hastalarımızda, enfeksiyonlara meyil sıklıkla görülmektedir. Nöropatik şikâyetler olmaktadır. Tüm bunların ötesinde yaşam kaliteleri bozulmaktadır. Dolayısıyla önlem alamıyorsak, mutlaka bir doktor kontrolünde şekerimizi, kolesterolümüzü, tansiyonumuzu kontrol altında olduğunu sağlamamız gerekiyor. Bunun için de düzenli kontrollerimizi yaptırmamız, ilaçlarımızı düzenli almamız, gerekirse bir diyetisyenden yardım almamız ve düzenli egzersiz yapmamız gerekiyor’ şeklinde konuştu.