İskenderun ORG Tv’ye konuşan AK-FİL Filtre Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tarık Dinçer, filtrenin ihracat arttıran faktörlerden biri olmasına rağmen hammaddede ve özellikle ara ürünlerde üretici pozisyonunda olmamalarından dolayı ithalatın da artmaya başladığını kaydetti.
Ahmet Tarık Dinçer, Türkiye’de bir filtre politikasının olmamasının üretici ve ihracatçıyı güçsüz bıraktığını ileri sürerek şu değerlendirmede bulundu: “Maalesef bakıyorsunuz Türkiye'deki dış ticaret açığı bayağı bir genişledi. Çünkü ithalat, ihracatı geçmeye başladı. Biz ihracatımızla övünüyoruz ama ithalatımız da bayağı arttı. Özellikle pandemiden sonra dış ticaret daha da farklılaşmaya başladı. Pandemi dünyada ticaret kültürünü değiştirmeye başladı. Koronavirüs sonrası navlun fiyatlarının artmasıyla birlikte Çin ve Amerika arasında yaşanan ticari gerginlik, Avrupa pazarının Türkiye’ye yönelmesine neden oldu.”
İHRACATÇI MIYIZ, İTHALATÇI MIYIZ?
Dinçer, sektörünü değerlendirirken sözlerini ‘İhracatçı mıyız, yoksa ithalatçı mıyız’ sorusuyla sürdürerek “Tabii biz filtre sektöründeyiz. Filtre ithalatçısı mıyız ihracatçısı mıyız diye sorduğumuzda; yaklaşık 650 milyon dolar civarında ihracat yapıyor gibi görünsek de maalesef ki 1 milyar 700 bin dolar civarında da ara ürün ithalatımız var. Dünyanın filtre hacminin 85 milyar dolarının büyük bir kısmı Avrupa'da bulunuyor. Avrupa ülkeleri hem ihracatçı hem de ithalatçı konumundadır. Örneğin Almanya yaklaşık 7 milyar dolar filtre ithal ediyor. Karşılığında da 17 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. Türkiye ile kıyasladığımızda Almanya’nın ihracatının yaklaşık üç katını yurtdışından ithal ediyoruz. Filtrenin, milli ve yerli politikasını, devlet olsun, hükümet olsun iyi anlatıp yaymamız gerekiyor” şeklinde ifadeler kullandı.
ÖRGÜTLENMEK ŞART
Gerek İskenderun’daki gerekse ülkenin her köşesindeki filtre üreticilerinin zaman kaybetmeden örgütlenmesi gerektiğini savunan Ahmet Tarık Dinçer, şu çağrıda bulundu:
“Çok hızlı bir şekilde filtre üreticilerinin bir ön önce örgütlenmesini öneriyorum Bir filtreci olarak bir araya gelmemiz durumunda daha büyük işler yapabileceğimizi, birbirimizle rekabet etmekten çok, dışarıdan gelen filtrelerle ilgili rekabete daha güçlü bir şekilde karşı koyabileceğimizi düşünüyorum. İskenderun'da çok büyük bir laboratuvar sisteminin kurulmuş olması dış ticaret ile ilgili uzman yetiştiren üniversitelerle sinerji oluşturmamız gerekiyor. Bizim en büyük tüketim kalemlerimizden biri olan kağıt Türkiye'de üretilmiyor. Kağıt üretimi ile ilgili yatırımlar yapılmalı. Şu anda filtreciler olarak ivedilikle bir araya gelip İTSO başkanlığında acil eylem planı oluşturmamız durumunda rekabet etme şansımız da artar.”
Dinçer, ithal edilen filtrelerin nihai tüketiciye çok iyi anlatılması gerektiğine vurgu yaparak sözlerini şu cümlelerle tamamladı:
“Türkiye'deki ürünü son kullanıcılara kendi sesimizi duyurmamız gerektiğini düşünüyoruz. İthal yoluyla gelen ve orijinal olarak bilinen filtreyi ülkemizde ürettiğimizi anlatmamız lazım. Yapacağımız bu çalışmalarla bir marka çıkaracağımızı onunla ilgili çalışmanın ebedi bir şekilde yapılmasını öneririm.”