Hipertansiyonun dünya genelinde ciddi anlamda ölüme neden olan kalp hastalıklarının tetikleyicisi olduğunu kaydeden Çolakoğlu; “Hipertansiyon belki de dünyada en sık rastlanan hastalıklardan bir tanesi. Bu sıklığı yanında çok da önemli bir hastalık… Biliyoruz ki dünyada ölümlerin en büyük nedeni kardiyovasküler hastalıklar yani kalp ve damar hastalıkları, kalp ve damar hastalıklarını tetikleyen faktörlerin başında da hipertansiyon geliyor. Sıklıkla görülmesi, ölüme neden olan sonuçlara yol açması nedeniyle mutlaka takibi, tedavisi yapılması gereken çok önemli bir hastalık. Hipertansiyon tanısını nasıl koyduğumuz önemli, tansiyon dediğimiz şey kan basıncı demektir, basit aletlerle evde herkesin ölçebileceği kan basıncı değerinin 140'a 90'ın üzerinde olmasına hipertansiyon diyoruz. Hipertansiyon hastalarında kardiyovasküler kalp damar hastalıkları gelişme riski çok yüksek olduğu için mutlaka yaşamlarında hem ilaç tedavisi hem de ilaç tedavisi dışındaki yaşam tarzı değişikliklerine dikkat etmeleri gerekiyor. İlaç tedavisi kısmı bir uzman hekim denetiminde ve kontrolünde yapılacak bir şey. Yaşam tarzı değişiklikleri çok önemli… Sadece yaşam tarzı değişiklikleri ile hastanın tedavisini herhangi bir ilaca ihtiyaç duymadan sağlayabiliyoruz. Yaşam tarz değişikliklerinden en önemlisi kilo verme, ideal kiloya sahip olma, bel çevresini inceltmek. Diyette tuz tüketimini mümkün olduğunca azaltmak, yağlı yiyeceklerden kaçınmak, sigara içiyorsak bırakmak ve mutlaka hayatımızın belki de olmazsa olmaz şartlarından birisi fiziki kapasitemizin yettiği kadar haftada belli oranlarda egzersiz yapmak. Bunların hepsinin hangi düzeyde nasıl yapılacağı, ilaç tedavisine ihtiyaç duyulup duyulmayacağı bir uzman hekim denetiminde karar verilmesi gereken konular” diye konuştu.

Hipertansiyonun bazen çok belirti gösterirken bazen de sessizce ilerleyebildiğini de kaydeden Çolakoğlu; “Hipertansiyon için birçok hastalıkta olduğu gibi semptomlar silsilesi yok. Bazen çok gürültülü şikayetlerle gelebileceği gibi, çok ufak şikayetlerle veya hiçbir şikayet olmaksızın hipertansiyon hastası bize müracaat edebiliyor. Genel olarak başta ağırlık hissi, enseden başlayıp başa yayılan şiddetli ve zonklayıcı tarzı baş ağrısı, ateş basması, genel bir halsizlik, efora karşı tolerans bozukluğu gibi şikayetler olabilir. Bazen çok yüksek tansiyonu olan hastaların, herhangi bir şikayetleri olmasa bile tesadüfen tansiyonlarını ölçtüğümüzde hipertansiyon tespit edebiliyoruz. Bu nedenle şikayet olmaksızın kişilerin zaman zaman tansiyonlarını ölçtürmesi gerekiyor” dedi.

Diş gelişim bozukluklarının nedenleri... Diş gelişim bozukluklarının nedenleri...

Düşük tansiyonun belli bir sınırı olmadığını da sözlerine ekleyen Çolakoğlu; “Düşük tansiyon tartışmalı bir konu. Üst sınır belli hipertansiyon tanısı koymak için elimizde bir rakam var ama düşük tansiyon için bir sınır koymak mümkün değil. Biz genel olarak şöyle kabul ederiz, böbrek perfüzyonu sağlayan kişinin tansiyonu normal olarak kabul edilebilir. Bu bazı kişilerde 80'dir, bazı kişilere 90, bazı kişilerde 75’dir. Düşük tansiyonun bir nedeni olmalı, ya hasta bir tansiyon ilacı kullanıyordur ona bağlı tansiyonu düşmüştür ya kalpte bir rahatsızlık vardır kalp yeterince pompalayamıyordur ona bağlıdır, ya bir sıvı kaybı vardır. Düşük tansiyonu olduğunu düşünen kişilerin bir hekim tarafından değerlendirilip tansiyonun düşük olup olmadığını hekimin karar vermesi daha uygun olacaktır” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim