Bu yıl “Gıda Sistemleri Dönüşümü Sağlıklı Gezegen, Sağlıklı İnsan” temasıyla gerçekleştirilen Zirvede, tarladan sofraya kadar olan tedarik zincirinde yaşanan gıda kayıpları, israfın boyutu ve yüksek enflasyon ve pandemi ile değişen tüketici alışkanlıkları ortaya konuldu. 18 Ekim’de Fairmont Quasar Istanbul otelde gerçekleşen Zirve 19 Ekim’de online olarak devam etti.

 

Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin açılışına, Bartın Amasra’da yaşanan maden kazasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek konuşmasına başladı. Bursa, ateşin düştüğü yeri yaktığının altını çizdi. Dünyada sürdürülebilirliğin en önemli tehditlerinin kazalar ve doğal afetler olduğuna işaret eden Bursa, bu kazaların arkasından doğru derslerin çıkartıldığını düşünmediğini belirtti.Dünyada ciddi bir sürdürülememezlik kaygısı bulunduğunu ifade eden Bursa,  bu noktada ürünlerin herkesin ulaşabileceği kalite ve maliyette olmasının sağlanması ve doğal kaynakların gelecek nesillere aktarılması gerektiğinin altını çizdi. 

 

Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Fuat Kasımcan, Tarım ve gıdada kimseyi geride bırakmama hedefini, Türkiye’nin uzun süredir benimsediği bir yaklaşım olduğunun altını çizen Kasımcan, “Bakanlığımız, finansmanını tamamen Türkiye’nin sağladığı ‘FAO ortaklık programları’ ile Türkiye’nin bu alanlarda sahip olduğu bilgi birikimini, FAO’nun teknik desteğiyle Orta Asya’dan Balkanlar’a, Kafkasya’dan Afrika’ya 20 farklı ülkeyle paylaşıyor. Vizyonumuz her zaman kimseyi geride bırakma oldu” açıklamasında bulundu. Dünyanın halen bir açlık ve yoksulluk gerçeğiyle yüz yüze olduğunu söyleyen Kasımcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Raporlar, 2030’da dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturan 670 milyon insanın açlıkla mücadele edeceğini gösteriyor. Araştırmalar, gıda ihtiyacının karşılanması için üretimin yüzde 60 artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Daha fazla üretmeli, tarımdan gıdaya israf etmemeliyiz. 

 

Zirvede “Gıda Sistemlerinin Dönüşümü” başlıklı oturumda Prof. Dr. Ali Atıf Bir’in sorularını yanıtlayan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, yurt dışında 25, yurt içinde 40 fabrikayla faaliyet gösterdiklerini ifade etti. Dünyadaki kaynakların sınırsız olmadığını, o nedenle bilinçli şekilde tüketmek gerektiğinin altını çizen Ülker, sürdürülebilirlik için geri dönüşümün de önemli olduğunu vurguladı. Sivil toplum kuruluşlarının da sanayi üzerinde ciddi etkisi olmaya başladığına işaret eden Ülker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelişmiş toplumlarda fiyat artık tek gösterge olmaktan çıktı, ürünün etiket bilgileri, hammaddenin nereden tedarik edildiği artık çok önemli. Yağmur ormanlarına zarar vermemesi gibi konular çok önemli” dedi. 

 

Zirvede “Gıda Sanayinin Dönüşüm Yolculuğu” panelinin moderatörlüğünü Fortune Türkiye Genel Yayın Yönetmeli Şule Laleli yaptı. Panelde Aromsa Genel Müdürü Murat Yasa, doğayı bilimle birleştirme mottosundan bahsetti. Özellikle sanayi kitlesine hitap ettiklerini söyleyen Yasa, pandemideki kapanma dönemine karşın, kapasite artırımı yatırımlarını durdurmadıklarını, hammadde stoklarını üç misli artırdıklarını, bunun için de müşterileriyle yakın bütçe çalışmaları yaptıklarını söyledi. 

 

Kendi Sektörümüzde Karbon Nötr Üretim Yapan Tek Firmayız

Palsgaard Türkiye Genel Müdürü Cengiz Altop, yeni ürünler ve çözümlerle sanayide birçok adımların atıldığını söyledi. Karbon nötr olmanın 2011’de hedeflendiğini söyleyen Altop, söz konusu hedefe 2018’de erişildiğini belirtti. Altop, “Bugün dünyada kendi sektöründe, dört kıtada, 6 fabrikada karbon nötr üretim yapan tek firmayız. Bizim ürünlerimizi kullanan firmalar da kendi sürdürülebilirlik hedeflerine daha kolay ulaşabiliyorlar dedi. 

 

4 Milyar Nüfuslu Coğrafyaya Hizmet Veriyoruz

Yıldız Holding Kurumsal Strateji, İş Geliştirme ve M&A Başkanı Fezal Okur Eskil, Yıldız Holding olarak geniş bir operasyon yürüttüklerini, 130’dan fazla ülkede bulunduklarını, 4 milyar nüfuslu bir coğrafyaya hizmet verdiklerini, 350’ye yakın markaları olduğunu ve dünyada bisküvide 2’nci büyük, çikolatada 7’inci büyük oyuncu olduklarını açıkladı. Eskil, 21’i yurt dışında, 25’i yurt içinde 46 üretim tesisiyle üretim yaptıklarını, 70’den fazla pasaporta sahip 71 bini aşkın çalışanları bulunduğunu ve Türkiye’nin yanı sıra dünyanın farklı coğrafyalarında binlerce çiftçiyle çalıştıklarını söyledi. 

 

Zirvede “Geleceğin Gıda Sistemini birlikte Yaratmak” oturumunda Ferrero Fındık Genel Müdürü Bamsi Akın, fındık üretiminin yüzde 60-70’inin Türkiye’den tedarik edildiğini belirterek, “Karadeniz’de 550 bin üreticimiz büyük emeklerle bu fındıkları üretiyor. Yıllık da 700-800 bin ton civarında fındık üretimini gerçekleştiriyor. Ferroro için Türkiye, çok ayrı bir yere sahip” dedi. 

 

Schneider Electric Türkiye Ülke Müdürü İsmail Yamangil, Türkiye’de fabrika ve ofislerinde 2 bin kişiye istihdam sağladıklarını, verimlilik, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik yolunda çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı. Yamangil, günümüzde şehirleşmenin artmasının, tarım alanlarının daralması, enerji ve suya ihtiyacın artmasını beraberinde getirdiğine kaydetti. 

 

Merieux Nutrisciences Türkiye Genel Müdürü Sabahnur Demirci,  gıdada taklit ve tağşiş konusuna değindi. Demirci, “Gıdada taklit ve tağşiş 2021’e göre yüzde 23 artmış, 2020’ye göre de yüzde 70 artış var. Markalarımızın, satın aldıkları girdilerde taklit ve tağşişe maruz kalmamaya çok dikkat etmeleri gerekiyor. Artan rekabet, enerji maliyetleri derken üreticilerimiz ya da perakendecilerimiz, aslında zor bir dönemden geçiyor. Yeni gıda tehditleri ortaya çıkıyor. Tüketicilerin sağlıklı gıdaya erişimi sürdürülebilirliğin çok önemli bir bölümü. Adil şekilde bir dağılım çok önemli” dedi. 

 

Metro Türkiye Genel Müdürü Sinem Türüng, sürdürülebilirliğin önemini vurgulayarak, “Gelecek nesillerin, torunlarımızın Boğaz’ın lüferini, Taşköprü’nün sarımsağını tadabilmesi için gıdanın sürdürülebilirliği son derece önemli. Biz Metro Türkiye olarak, lezzetlerimizin gelecek nesillere ulaştırılması için çalışıyoruz” dedi. Dünyada üretilen gıdanın üçte birinin çöpe gittiğine işaret eden Türüng, “Bu inanılmaz bir rakam. Birleşmiş Milletler (BM) 2021 yılı raporuna göre, her yıl 1 milyar tonluk gıda çöpe gidiyor. Türkiye’de de 3’te bir gıdanın çöpe gittiğini görüyoruz” dedi. 

 

Tarım ve Orman Bakanlığı Eski Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, dünyada 2050 yılında olası 0,5 derece ısı farkının, dünya nüfusunun yarısının susuzluk riski altında kalacağını gösterdiğine işaret ederek, “Bu durum iki kat orman yangınları, kuraklık, sel ve taşkınları da beraberinde getirmek demek. 1 milyon tür yok olma tehdidi altında. Yüzde 25’de verim kaybı söz konusu” dedi. Denizlere bakıldığında, dünyada en fazla sıcaklık artışının Kuzey Kutbu, Karadeniz ve Akdeniz’de görüldüğünün altını çizen Işıkgece, Karadeniz’de son 60 yılda sıcaklığın 2 derece arttığını belirtti. Ayşe Ayşin Işıkgece, şöyle devam etti: “Akdeniz’de istilacı yabancı tür sayısı 600 tane daha arttı. Marmara’da 628 arttı, ayrıca Marmara’nın Akdeniz’leşmesi ve Karadeniz’in Akdeniz’leşmesi gibi bir duruma doğru gidiyoruz. Burada türlerin yer değiştirmesi ya da yok olması gibi bir tarafa doğru gidiyor” dedi. Işıkgece, sürdürülebilirlik konusunda “mış” gibi yapmadan, bu işe para, zaman ayırmanın sonuca gitmede önemli olduğunu vurguladı. 

Manisa'da Erasmus+ öğrencilerine kültürel etkileşim Manisa'da Erasmus+ öğrencilerine kültürel etkileşim

 

Ipsos Chief Client Officer Yasemin Özen Gürelli, Türkiye’de 10 bin hane halkları ile yaptıkları son araştırmaya göre, tüketicilerin büyük bir oranının indirim fırsatlarını yakından takip ettiğini, özellikle bakliyat, et, süt ve süt ürünlerinde indirim ve promosyon takibinin ilk sırada geldiğini açıkladı. “Tüketici değişiyor” diyen Gürelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Market markalı ürünlerde ciddi bir artış var. Hiçbir markalı ürüne kapı açtırtmıyor diyebiliriz. Nedir bunlar? Bakliyat, süt ve süt ürünleri gibi.. Kuruyemişte açık pazara kayışlar olduğunu görüyoruz. Şunu da unutmayalım, pandemide eve kapandık ve şu anda da enflasyonla mücadele içinde bir toplum var karşımızda. 

 

Zirvede, “Sürdürülebilir Gıda İçin Yenilikçi Tarım ve Güvenli Gıda” oturumunda konuşan Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, arıların doğal hayata ve sürdürülebilirliğe katkısından bahsetti. Bir işçi arının 3 hafta yaşayabildiğini söyleyen Damarlı, “Bir çay kaşığının ucu kadar bal üretebiliyor. Gezegenimizin var oluşuna sonsuz katkı sağlıyor. Bal, polen, arı sütü gibi sağlık faydalı ürünler üretiyor. Belki Anstein’ın dediği gibi, “Arılar olmazsa gezegenimiz 4 yılda biter” boşuna bir cümle değil bu. Yaşamın sürdürülebilirliği tamamen arılara bağlı” dedi. 

 

Piks Kurucu Ortak Mehmet Emekli de yeni nesil çiftçilik çalışmalarından bahsetti. Şehirde tarım kapsamında bir pilot çalışma yaptıklarını ve bunu İstanbul’a taşıdıklarını söyleyen Emekli, üretim yaparken doğa dostu olmaya gayret ettiklerini, yağmur sularını, güneş enerjisi kullandıklarını ve taşınma sırasında israfın önlenmesini hedeflediklerini açıkladı. Bu işte Kuba’nın çok iyi olduğunu, Paris’in ihtiyacının yüzde 30’una kadar üretim yapabildiğini, İstanbul’un henüz yüzde 8 seviyesinde bulunduğuna dikkati çeken Emekli, bu oranı daha yukarılara taşımak için çalışmalarını sürdürdüklerini açıkladı. 

 

Cargill Türkiye Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Kurumsal İlişkiler İcra Kurulu Üyesi Arzu Kaymanlı Örsel, gıda sektöründe sürdürülebilirliğin bir seçenek olmadığını, dünyanın sürdürülebilir ve sağlıklı beslenmesi için çalıştıklarını söyledi. 

 

Ak Gıda-İçim Süt Tedarik Zinciri Direktörü Levent Özcan, sağlıklı ürünler üreten bir şirket olduklarını, geçen yıl karbon salınımını ne kadar düşürebileceklerine yönelik çalışma yaptıklarını ve burada yüzde 10 hedef koyduklarını söyledi. Özcan, bugün iş görüşmelerinde de karbon nötr konusunu anlatırken yüzlerde gülümseme gördüklerini ifade etti. Kendilerinin bir yıllık bir çalışmayla taşıma hadlerini geçmeden 29 ton taşıyabilen, Avrupa’nın da en yüksek taşıma kapasitesine sahip treylerini yaptıklarını açıkladı.

 

Zirvenin 2’nci gününe konuk olan ve açılış konuşmasını yapan FoodDrinkEurope Genel Direktörü Dirk Jacobs, küresel düzeyde gıda ve enerji güvensizliğine işaret ederek, “Bu durum, açlık oranını da artırıyor. Geceleri aç yatan insan sayısı da artıyor. Pandemi ve iklim değişikliği nedeniyle bunlar için çok az şey yapılabiliyor. Aslında mükemmel bir fırtına içindeyiz ve bunlara hazırlıklı olmalıyız. Yoksa açlığın, sosyal huzursuzluğun artması riskini yaşıyoruz. Dedi.

 

Zirve kapsamında, “Gıda sanayinin dönüşümü ve yeni parametreler” oturumu da düzenlendi. Oturuma katılan Tat Gıda Genel Müdürü Evren Albaş, gıda ve tarımda değişim ihtiyacının iyi anlamak gerektiğini söyledi. İnsanların artık beslenmek için değil, sağlıklı ve iyi yaşamak için yemek yemeyi tercih ettiğini, bu durumun diyet tercihlerine de yansıdığına işaret eden Albaş, “Yapılan araştırmalarla yüzde 72 gibi yüksek oranda insanların bilinçlendiğini, ciddi bir etiket okur-yazarlığı başladığını görüyoruz” dedi.

 

Gençleri Tarımda Tutacak Proje Geliştirdik

Yaşar Holding Kurumsal Finans ve Strateji Direktörü Melis Arıs, güvenilebilir gıda ve fiyat istikrarının, tarımda sürdürülebilirliğin sağlanmasıyla mümkün olduğunu söyledi. Devreye aldıkları bazı projelerden de bahseden Arıs, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pınar Enstitüsü yürütücülüğünde, ‘sütümüzün geleceği bilinçli ellerde’ projemizi gerçekleştiriyoruz. 8 binin üzerinde çiftçimize ulaştık. Yine bir başka projemizle gençlerin tarımda tutulmasını hedefliyoruz. Tarımda her 3 çiftçiden 2’sinin 45 yaşın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Biz de genç çiftçi mesleki ve bireysel kapasite gelişimi programını ilk etapta İzmir’de uygulamaya aldık. Amacımız gençlerin tarımda tutulmasını sağlayacak unsurları belirlemek dedi.

 

Zirvede gıda ve tarımda sürdürülebilir finansman modelleri de ele alındı. S&P Global’den Konstantin Potapov, bu yıl sürdürülebilir tahvil ihraçlarının 1,5 trilyon doları geçmesini beklediklerini açıkladı. Şirketlerin finansal çerçevesine baktıklarını, burada yeşil bonoların devreye girdiğini söyleyen Potapov, “Bir takım faktörler belirledik. Özellikle gıdada. Burada perakende zincirleri öne çıkıyor. Tedarik zincirindeki etkiler, siber güvenlik de bu kapsamda öne çıkıyor. Uzmanlarımız sürdürülebilir finansman konusunda bölgesel ve uluslararası ölçekte müzakerelere katılıyor. Stratejik bir yaklaşıma ihtiyacımız var” dedi.

 

Davranışların Değişmesi Gerekiyor

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Prof. Dr. Beraat Özçelik, iklim kriziyle sürdürülebilirlikte farkındalığın arttığını, bugün kullan-at sisteminin kocaman çöp yığınlarına neden olduğuna işaret etti. Döngüsel ekonomiye vurgu yapan Özçelik, “Hammadde kullanımını azaltmak, tüketebileceğimiz kadar satın almak, paylaşım ekonomisi ve geri dönüşümün sisteme katılması gerekiyor. Böylece hiçbir şey atılmadan değerlendirilmiş oluyor. Ancak döngüsel ekonominin de popülist yaklaşımlardan çıkıp daha sürdürülebilir hale gelmesi gerekiyor. Bunun için de davranışların değişmesi gerekiyor. Çünkü hem üretimin, hem tüketimin aynı şekilde sürdürülebilir olması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

 

Dünya Bankası Kıdemli Tarım Finansmanı Danışmanı Bora Sürmeli, çiftçilerin finansmana erişim sıkıntısına dikkat çekti. Bankacılık sistemi tarafından çiftçilere bugün 238 milyar liralık finansman sağlandığına işaret eden Sürmeli, bütün ağırlığın kamuda olduğu, alternatif finansman modellerinin çok fazla kullanılmadığını, özel bankaların daha az yer aldığı bir finansman iklimi görüldüğünü söyledi. Sürmeli, farklı finansman araçlarını gündeme almanın özel bankaları da finansmana çekebileceğini ifade etti.

 

Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir, tarımın artık sadece çiftçilerin değil, şehirlerin de sorunu olduğuna işaret etti. Pandeminin esasen yerelleşmek gerektiğini gösterdiğini belirten Demir, şöyle devam etti: “Yaş ortalaması 53 olan çiftçilerimiz geleneksel tarımı iyi biliyorlar. Dünyada sürdürülebilirlikte küçük çiftçiler çok önemli. Bu insanların en büyük sorunu göç ve işsizlik. Onları tarımda tutmak zorundayız. Üretimi tekrar gözden geçirmeliyiz” dedi. Mardin’de işbirliğine gittiklerin kooperatiflerin ürünlerinin pazara ulaştırılmasını sağladıklarını söyleyen Demir, “Yerinde üretmek, yerinde üretmeyi desteklemek ve yerinde tüketmeye davet etmek bu işin mottosu olmalı” dedi.

 

İş dünyasının desteği sürüyor

8. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin ana sponsorları Aromsa, Yıldız Holding, Palsgaard.

Platin sponsorlar; Ferrero Fındık,Pınar, Schneider Electric.

Altın sponsorlar; Cargill, Haribo,Tat

Gümüş sponsorlar; Balparmak,Banvit,Golf,Herbalife Nutrition,İreks, Mérieux NutriSciences Türkiye,Metro,Modern Çikolata, Söke ve Şok.


Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı

Editör: TE Bilisim