Üç kişi, sabahın serinliğinde, bir tepenin yamacında ağaç dikiyordu.
Toprak nemliydi, hava dingin, ama her birinin kalbi farklı sebeplerle atıyordu.
Yoldan geçen merak etti, sordu:
— Ne yapıyorsun?
Birincisi başını kaldırmadan cevap verdi:
— Talimat aldım, ağaç dikiyorum.
Görevi bitirip gitmeyi bekliyordu; toprağı bir yük gibi eşeliyordu.
İkincisine döndü:
— Sen ne yapıyorsun?
O biraz duraksadı, sonra gülümseyerek dedi:
— Bu parkı güzelleştiriyorum.
Yaptığı işten memnundu, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
Üçüncüye yaklaştı:
— Peki ya sen?
O derin bir nefes aldı, ellerindeki toprağa baktı, sonra gökyüzüne:
— Ben geleceğe nefes veriyorum, dedi.
Gözlerinde umut vardı, ellerinde anlam.
Üçü de aynı işi yapıyordu.
Ama sadece biri hayata anlam katarak çalışıyordu.
Bir süre sonra gökyüzü karardı, yağmur başladı.
Birincisi söylenmeye başladı:
— Boşuna ıslandık, yine uğraş dur!
İkincisi koşarak şemsiye aradı.
Ama üçüncüsü avuçlarını gökyüzüne açtı ve gülümsedi:
— Bu yağmur, fidanlarım için bereket…
Aynı yağmur, aynı toprak, aynı iş…
Ama bambaşka bir bilinç.
Kimisi yaptığı işi zorunluluk olarak görür,
Kimisi güzellik olarak,
Kimisi ise hayata dokunuş olarak…
Unutma:
Her iş, içine kattığın niyet kadar değerlidir.
Bir işi nasıl yaptığın, kim olduğunu gösterir.
Toprağa bir fidan değil, bir anlam ektiğinde,
O fidan büyürken sen de büyürsün.
Ve o zaman, yaptığın iş sadece bir görev değil,
Bir miras olur.
Hayatta değer bulmanın yolu,
Yaptığın işe değer katmaktan geçer.
🌿 Sen hangisi olmak istersin?
Talimatla hareket eden mi,
Güzellik arayan mı,
Yoksa geleceğe nefes veren mi?
--
Sevgiyle Kalın.