TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, 1 Ekim 2023’te yürürlüğe girecek Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na ilişkin yaptığı değerlendirmede, kentsel dönüşümün yaşandığı ve çimentonun bu derece yoğun kullanıldığı bir ülkede, bu dönüşüme uyum sağlamanın doğrudan kalkınmayla ilgili olduğuna dikkat çekti.İSTANBUL (İGFA) - İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” temasıyla düzenlediği toplantıda konuşan TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, “Düşük karbonlu üretim bir kalkınma modeli; dolayısıyla yaşanan dönüşümü tüm sektörlerin yapması gerekiyor” dedi. 

Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) 1 Ekim 2023 tarihinde uygulamaya giriyor. SKDM, başlangıçta üretimi karbon yoğun olan ve karbon kaçağı riski en yüksek olan belirli malların ve seçilmiş ara malların ithalatına uygulanacak. Bunlar; çimento, demir ve çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve son zamanda eklenen hidrojen olarak belirlendi.           

Mustafa Yalçın'dan 'vergi' uyarısı Mustafa Yalçın'dan 'vergi' uyarısı

BEDELSİZ TAHSİSAT DÜŞÜK KARBON YÜKÜ İLE ÜRETİM YAPANLAR İÇİN TEŞVİKTİR

Avrupa Birliği içerisinde Emisyon Ticaret sistemi kapsamında 2005 yılından bu yana çimento sektörüne ve yaklaşık 50 sektöre daha bedelsiz tahsisatlar verilerek ekonomik bir denge oluşturulduğunu hatırlatan Volkan Bozay, şöyle devam etti:

“Bedelsiz tahsisat, bir muafiyet değildir. Düşük karbon yükü ile üretim yapan fabrikaların teşvik edilmesidir. 2026 yılında AB’deki çimento üreticisine uygulanan bedelsiz tahsisat, ithal edilen ürüne de uygulanacaktır. Bu tahsisat, AB üreticisi ve ithalatçı için kademeli olarak azalacaktır. 2034 yılında AB’de bedelsiz tahsisatın tamamen kalkması ile ihraç edilen ürün içeriğindeki karbon yükünün tamamına karbon bedeli ödenecektir. Diğer bir deyişle, ithalatçının ürün için ödeyeceği karbon bedeli kademeli olarak artacaktır. Bununla birlikte, ABD ve diğer gelişmiş ülkelerin gündeminde ve küresel boyut kazanacak olan SKDM’nin kapsamının genişletilmesine ilişkin karbon kulüpleri ile zaman içinde ihracatımızın daha büyük bir bölümünün etkilenmesi beklenmektedir. SKDM’nin etkilerini azaltabilmek için sektörümüzün düşük karbonlu çimento üretimine geçiş yapması önem taşımaktadır. Ülkemizde Avrupa Birliği’ne tam uyumlu bir emisyon ticaret sistemi kurulursa, karbon fiyatının 100Euro/ton CO2 olduğu varsayımıyla, 2026 yılından sonra kademeli olarak iç piyasada ürünlere 15 ila 80 Euro ilave karbon maliyeti uygulanması gerekecektir. Bu, son tüketiciyi olumsuz etkileyecek bir durum oluşturur.”

Çimento sektörünün özellikle düşük karbonlu çimentonun iç pazarda tüketimini artırmak üzere, kamu ile yakın iş birliği içinde olduğunu belirten Volkan Bozay, “Hedefimiz, bu tip çimentoların kamu ihalelerinde kullanılmasına olanak sağlamaktır. Düşük karbonlu üretim için döngüsel ekonomide önemli yeri olan alternatif yakıt olmadan yol kat etmemiz çok zor. Ülkemizde yeterli düzeyde alternatif yakıt üretilinceye kadar standartlara uygun alternatif yakıt ithaline izin verilmesi ile kısa vadede sektörün önü açılabilir. Öte yandan, emisyon ticaret sistemleri öncelikle, üreticilerin yeşil yatırımlarını kendilerinin yapmasını desteklemelidir. TÜRKÇİMENTO, çalışmaları başlatmak için enerji ve kaynak ayırmaktadır. Ancak, pilot ve/veya endüstriyel ölçekli çalışmalar için daha büyük kaynaklar gereklidir” dedi.

Kaynak: igf