EKONOMİ, VİRÜS VE ENERJİ

Ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmelerinin sürükleyici unsuru ve temel gereksinimi enerjidir. İş yapma kapasitesi olarak tanımlanabilen enerjiye her ülkenin ihtiyacı vardır. Enerji kesintisine hiçbir ülke İktisadı dayanamaz. Enerji süreklilik ister. En son covid-19 salgınının başlangıcında uygulamaya konulan yasaklar hemen her yerde geçerli iken sadece ve sadece enerji sektörü maksimum sağlık tedbirleri şartıyla serbest bırakılmış ve bu sektörde çalışanlar yasaklardan muaf tutulmuşlardır.

Türkiye enerji kaynakları bakımından dışa bağımlı bir ülkedir. Petrol ve doğal gaz hala ithal edilmektedir. Yılda ortalama 50 milyar doları petrol üreticisi ülkelere ödüyoruz. Bu miktarı temin için lisans altında çalışan her türlü makine sanayimizin gelirlerini, toplam tarımsal ürün ihracatımızın döviz gelirlerini ve turizm gelirlerimizi bir araya getirip bu meblağı karşılayabiliyoruz. 2020 yılında tüm dünyada olduğu gibi covid-19 salgını yüzünden turizm gelirinden mahrum kaldık. Doların 5.50’lerden 8.50’lere çıkışının ve ekonomide belli bir daralma hissedişimizin kökünde salgının negatif etkisinin olduğu aşikârdır.

IMF ‘henüz corona salgınının yıkıcı etkileri ortada yokken, ekonomide oluşabilecek büyük bir şok senaryosunda gelişmiş ülkelerde, borçların yüzde kırkının, borçlular tarafından ödeyebilmesi pek mümkün değildir’ diyerek, bilerek veya bilmeyerek bugünleri tahmin etmişti. Kısaca açıklarsak borçluların yüzde 40’ı ana borçlarının faizini bile ödeyemeyecek. Hükümetler devasa destek paketleri açıklıyorlar ancak kaynak nasıl bulunacak ve durgunlaşan ekonomide Kim kime nasıl yardım edebilecek? Bütçe açığı olmayan, hazinesi full dolu kaç ülke var? Böyle bir pozisyonda Türkiye’nin biz bize yeteriz sloganıyla başlattığı, tamamen Türk halkının iyi niyetine dayalı yardım toplama hareketi kısmen de olsa Türkiye’yi IMF veya başka bir Global banka kapısında boynu bükük beklemekten umarım ki kurtaracaktır. Şurası unutulmasın ki her konuda bu milletin omuzuna binilmekte, Türk milleti fedakârlıktan kaçmamaktadır, Türk milletinin canını bile seve seve devleti uğruna vereceğini tüm dünya bilir. Bu millet kendisini cendere içinde hissederken herhangi bir israf veya torpilli bir adam kayırma veya devlet malının talanı gibi olayları görmek istememektedir. Kısacası şu ekonomik darlıkta Türk halkı ekonomisine uzanan ellerin kırılmasını istemektedir. Devletimiz elindeki imkanlar çerçevesinde halkın dertlerine merhem olmaya çalışsa da ağırlaşan ekonomik şartlar halkın dar gelirli kısmını zora soktu. Bence birçok icraatı gayet iyi olan hükümetin ekonomi konusunda da dar gelirli vatandaşlarımız için özel mali paketler uygulaması hayati derece elzemdir.

Gelişmiş ekonomiler bu duruma düşmüşken bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin gidişatı bakalım ne olacak. Bir de şunu unutmamalıyız herhangi bir ülkedeki sorunlar eskiden sadece onu ilgilendirirken şimdi tüm dünyayı ilgilendirmektedir. Mesela Amerika rayına giremezse, Çin toparlayamazsa Avrupa kaynaklarını doğru yönlendiremezse dünyada etkilenmeyecek ülke var mıdır? Anlaşılan odur ki herkes herkese muhtaç ve tek taraflı hiçbir olay yok! Düzelirse hep beraber, biterse hep beraber galiba dünyada birçok sistem yeni şekillere girecek. Corona virüsü bir noktadan sonra tüm insanlığın kaderinin ortak olduğunu acı bir şekilde tüm dünyaya öğretti. Hem dünya ile ortak tavırlar alıp hem de Milli pozisyonumuzu doğru olarak tespit etmek zorundayız. Halkımızın gelir seviyesi düşük olan kesimi, bir umutla yardım beklemektedirler. Bu insanlar es geçilirken hiç hak etmeyenler bu ülkenin maddi kaynaklarını sömürürse bunun vebalini kim çekecek? Biz mültecilere 40 milyar dolar harcadık derken senin öz evladın 40 cente muhtaçsa oturup biraz düşünmek lazım. Her hâlükârda mültecilerin ekonomiye olan ağırlıkları azaltılmalı. Uyum sağlayamayan ve bize faydası olmayan hele hala Türkçe öğrenemeyenler kapı dışarı edilmelidir. Avrupa Birliği mülteci destek fonunu bizden esirgiyorsa bizde sınırları açmalıyız. Reyhanlı’daki son Suriyeli olayı nankörlük mertebesindedir. Kimse ekmek veren devletimizin elini ısıramaz.

Türkiye terörle mücadelede destan yazmaktadır. Doğu Akdeniz petrol yataklarıyla ilgili çok önemli ve Stratejik atılımlar yaparak dünyaya meydan okudu ve büyük oyunları bozdu. Karabağ’da izlediği siyasi manevralar ve yaptığı destekle Azerbayca’nın zafer yolunu açtı. Milli savunma sanayindeki yatırımlar ve üretilen silahlar tüm dünyanın gündeminde. O zaman en önemli halledilecek konu halkın geçimi olmaktadır. Enerji kaynağını bulunmalı, hastalığın riskini minimuma indirilmeli ve ekonomiyi normalleştirmeliyiz. Bu husus hem iktidarın hem de muhalefetin öncelikli meselesidir.