İSKENDERUN FUTBOL KULÜBÜ A.Ş.

     Tüm Hataylıların bildiği üzere Erzinspor A.Ş.’nin hisseleri Kastamonulu genç bir işadamı olan Enes Ege Aygün tarafından satın alınarak İskenderun FK olarak tescil edilmiş ve yeni futbol sezonunda 3. Lig’de İskenderun FK adı altında mücadeleye başlamıştı.

     Sezon devam ederken bu sefer hisseler el değiştirmiş ve kulüp hisselerinin yeni sahibi Aziz Yıldız olmuştu. Sezonun son maçından önce ise ilginç bir şekilde bir kez daha el değiştiren hisseler, Hakan Bolat isimli, şimdilik kendi yakın çevresi haricinde kimse tarafından pek tanınmayan bir kişi tarafından satın alındı.

     Dernek statüsüne bağlı spor kulüplerini bir kenara bırakıp anonim şirket olarak faaliyet gösteren kulüpleri göz önünde bulunduracak olursak, bu hisselerin el değiştirmesi aşamasında yaşananları kimsenin garipsememesi lazım. Neticede anonim şirket olan takımlar sahibi olan takımlardır, yani bir nevi şirket takımlarıdır. Hisse sahiplerinin üzerinde her türlü tasarruf hakkı vardır ve hiç kimse karışamaz. Ticari işletme statüsünde olan bu takımların sadece hisselerinin tamamen satılması değil aynı zamanda belirli sürelerle kiralanması da mümkündür. Anlayacağınız başarılı geçen bir sezonun son aşamasında play-off’lara girilirken hisselerin mevcut sahibi olan Aziz Yıldız, ticari zekasını kullanmış ve koyduğu paradan fazlasını kazanarak İskenderun Futbol Kulübü hisselerini başka birine satmıştır. Burada anormal hiçbir durum yoktur. Hisselerin ve takımın yeni sahibi ise daha fazla yatırım yaparak hisselerin değerini ya daha fazla arttıracak ya da başarısız olursa koyduğu paradan olup zarar edecek. Günümüz futbol endüstrisi bu aşamaya gelmiş durumda. Yıllardır transfer paralarının ne yapıldığı, menajerlerin komisyonları, kapı kapı dolaşılarak yardım dilenilmesi, yapılan tonlarca suistimalden ancak bu sistemle kurtulmak mümkün olabilirdi belki de.

      Sahibi olan kulüpleri sorgulamak neredeyse olanaksızdır. Nihayetinde adamların kendi paraları. İstediğini istediği rakama satar, istediğini istediği rakama alır, istediği kişiyle çalışır, istediği zaman istediği kişiye veya şirkete kulübü satar. Bu durum “Ben bu kulübün taraftarıyım.” diyen kişiye garip gelebilir veya ”Ben taraftarım, benim de söyleyecek bir iki kelamım var.“ demek istediğinizde üzülerek belirtmeliyim ki gerçekte söyleyecek hiçbir şeyiniz yok. Kulübün patronu çalıştığınız iş yerindeki patronunuz gibidir. Nezaketen sizi dinlerse bile şanslısınız. Kısacası; bütün eski bildiğiniz taraftarlık anlayışını unuttun. Futbolu seviyorsanız gidip izlersiniz, desteklediğiniz takımın oyununu beğenmiyorsanız gitmezsiniz. “Yönetim istifa!” diye bağıramazsınız veya bağırma hakkınız yok. Çünkü parayı cebinden koyan bir adam var ve patron o; yani düdük de top da onun. İşler kötü giderse zararı o çekecek. Siz sadece maçlara gitmeyerek veya desteklemeyerek tepkinizi ortaya koyabilirsiniz, o kadar. Bu yeni taraftar modeline şimdiden alışmaya başlarsanız kendinizi mutlu edebilirsiniz, yoksa zorlanacağınız son derece kesindir.

     Bir başka konu da İskenderun FK’nin ve taraftarlarının sezon başından beri şehirden talep ettiği ekonomik yardım meselesi. Bu durumu anlamakta sezon boyunca zorlandım. Sahibi olan bir ticari işletmeye neden maddi yardımda bulunulsun ki ! Belediyedeki çalışmalarını beğenmediğim Sn.Fatih Tosyalı’nın bu konudaki duruşunun çok haksız olmadığı kanaatindeyim. Halihazırda amatör ruhla yöre gençlerinin spor yapması için sağladığı olanaklar gözler önündeyken, bunun dışında İskenderun FK’ye  yaptığı manevi yardımlar ( konaklama, saha) biliniyorken neden “İskenderun FK’ye hiç yardım etmiyor.” diye eleştirilir anlamış değilim.

     Tekrarlamakta fayda var sanıyorum. İskenderun FK, sahibi olan ve kâr elde edilmeye çalışılan bir ticari işletmedir artık. Manevi olarak tabii ki yanında olup İskenderun ismini tanıttığı için destekleyebilir ve maçlarını izlemeye gidebilirsiniz. Hatta emekçi sporcularına bazı maçlarda şehri tanıttıkları için ara sıra prim de verebilirsiniz. Ama daha fazlasına hakkınız yok. Bu duruma alışsanız bence iyi edersiniz.

     Bütün bunların dışında bana asıl ilginç gelen  konu; bir sezonda tam üç kez el değiştiren bir futbol kulübünün yaşadığı garip durum. Bir düşünün; 9 ayda 3 kez el değiştiren bir iş yeri müşterisine ne kadar güven verebilir ki ? Bekleyip görmek sanırım en doğru olanı.

     Sonuç olarak; hisselerin yeni sahibi ve patronu Hakan Bolat’a girdiği bu işte başarılar diliyorum. Dilerim İskenderun’u ismine yakışır bir şekilde zirvede tutmayı ve unutulmuş olan heyecanları şehrimize tekrar yaşatmayı başarır. Kendisine kolay gelsin diyoruz.