Kadın olmak, coğrafyaya göre farklı deneyimler sunsa da, özünde hep aynı mücadeleyi barındırır. Doğudaki kadın ve Batıdaki kadın.

Biri temel haklarını kazanmak için savaşırken, diğeri varlığını kabul ettirmek için mücadele eder. Ama yolumuz aynı

Eşitlik, Özgürlük ve Görünürlük.

Ataerkil sistem, kadın bedenini, emeğini ve söz hakkını yüzyıllardır şekillendirmeye çalıştı. Kadın kimi zaman evin içine hapsedildi, kimi zaman iş hayatında engellendi, kimi zaman yalnızca annelikle tanımlandı. Oysa kadın, sadece doğuran değil, aynı zamanda inşa eden, güzelleştiren, üreten ve dönüştürendir.

Ve bazen, bu mücadelenin bedeli hayat olur.

Bir kadın, sadece gitmek istediği için öldürülür.

Sadece “hayır” dediği için.

Sadece yaşamak istediği gibi yaşamak istediği için.

“Kadın cinayetleri, bu sistemin en uç noktasıdır. „Evde kal“, „sesini çıkarma“, „itaat et“ diyen bir düzen, buna karşı duran kadınları cezalandırır. Ve ardından, öldürülen kadınların isimleri bir duvarda, bir pankartta ya da bir sosyal medya paylaşımında yankılanır. Ancak bu yankı, kaybolup unutulmamalıdır.”

Mitolojide kadın ya yaratandı ya da lanetli. Lilith, erkek egemen düzeni reddettiği için şeytanlaştırıldı. Medusa, kendisine zorla dokunan güce karşı başkaldırdığı için lanetlendi. Athena, bilgelik tanrıçasıydı ama savaşın gölgesinde kaldı. Ama biz artık biliyoruz ki, kadın ne sadece doğuran bir ana ne de sadece lanetli bir figürdür.

O, kendi hikayesini baştan yazandır.

Ve işte bu yüzden sistem, kadınların birlikte ne kadar büyük bir güç olduğunu bilir. Kadınları birbirine rakip hale getirerek, onları güçsüzleştirmeye çalışır. Oysa kadınlar yan yana geldiğinde, tarih değişir. Birbirine destek olan kadınlar, yeni yollar açar ve yeni dünyalar kurar. Birimizin yükselmesi, diğerimize umut olur. Biz birbirimizi küçülttüğümüzde, sistem kazanır ama birbirimizi büyüttüğümüzde sınırları yıkarız.

Bugün modern dünyada kadınlar, hala haklarını ve varlıklarını kendi mücadeleleriyle kabul ettirmek zorunda. Sadece var olmak yetmiyor, sesini yükseltmek, emeğinin değerini hatırlatmak, kuralları yeniden yazmak gerekiyor. Ama hiçbir kadın bu mücadeleyi tek başına vermiyor. Hepimiz, birbirimizin devamıyız.

Birimiz bir adım attığında, diğerimiz için yol açılıyor.

8 Mart, yalnızca bir kutlama değil, bir hatırlatmadır ve hepimiz, birbirimizin yankısıyız.

Bu özel günde, evinizdeki kadınların, hayatınızdaki kadınların değerini bir kez daha hatırlayın. Annelerinizi, kız kardeşlerinizi, hayatınıza dokunan her kadını, ne kadar değerli olduklarını bilerek onurlandırın. Bir çiçek, bir gülüş ya da içten bir sözle, onlara varlıklarının sadece hayatınızı değil, dünyayı güzelleştirdiğini hatırlatın.

Tüm emekçi, kendi ayakları üzerinde duran, tek başına mücadele eden ve yılmadan hayata tutunan kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun! İyi ki variz!