Selam Sevgili Dostlarım; Bugünlerde yorgun ve bitkin halimi, kendinde de hisseden var mı diye paylaşmak istedim..! Ömür, insan hayatı, hikayemiz, tesadüflerimiz, başarımız, yenilgilerimiz, kayıplarımız, kavuşmalarımız, ailemiz, dostlar ve çevremiz…!
Bütünün içinde olduğu bir kar küresi gibi Hayat..!
Bugün iş yerine gelirken arabada normal rutinimi yaparken tüm çevremdekiler için iyi dileklerimi iletirken Yaradana.. Durdum ve kendi kendime sen çok yoruldun dedim birden.
Evet, yaş olarak ve üretkenlik için en olgun yaşlardayım ama ruhum bir yorgun hissetti kendini…
Yaşadığımız yoğun bir yıl, hala bitmeyen acılar, yıkıntılar, molozlar güzel şehrin her gün daha kötüye gitmesi…!
Hayatın bu kadar pahalı olması, eşitliğin tamamen yok olduğu günlerde gönlüm yorgun, bitkin ve halsiz…
Çocukluğumda biz bölünmeden ayrıştırılmayan çocuklardık..
Sadece şehirli, köylü diye tatlı bir ayrım vardı. Çünkü yaşadığımız minik ilçe kendinin özel olduğuna ve tüm çevre köyleri görgüsüzlükle itham eder ve şehirli, köylü derdi nerelisin dediğinde… Gülümseten tatlı bir adaletsizlik;
Ama koşullar tüm çocuklar için aynıydı, İlçenin üç okulunda herkes eşit koşullarda eğitim alırdı. Protokol oluştuğunda, bayramlarda kaymakamın yanında mutlaka Okul Müdürleri ilk sıradaydı…
O zamanlar siyasetçiler her şey için ilk gelen insanlar değildi, tertemizdi yaşam, sağcı-solcu diye insanlar dünya görüşüne göre itham edilir ama sınıf farkı olmazdı.
Tek derdimiz ayakkabımıza (zaten herkesin tek ayakkabısı vardı) kışın su girmesi, karanlık olmadan eve girmek, soba başını kapmak ya da evde iki tane olan küçük sehpayı (ayakları hep oynardı, sağlam da değildi) ele geçirip ödev yapmaktı…!
Mutluyduk biz koşullar zordu ama isteklerimiz hep küçüktü. Yaşadığımız çevre bizim için Dünyaydı
O zamanlar sosyal medya diye bir şey olmadığından en fazla ilçedeki olayları duyardık, o da yan mahalle kahvesinden, babam ya da eve gelen konu komşudan… bu kadar her şeyi biliyor ve haberdar olmak mı kirletti beni ve yordu diye düşündüm…
Dünyanın her yerinden aldığımız haberler, deprem için hemen gelen sinyaller, uzmanların görüşleri,
-Az bilmek görgüsüzlük müydü?
-Hepimiz o yüzden mi bir sahil kasabasına gidip ruhlarımızı dinlendirmek istiyoruz…
Ben son günlerde arınmanın, şehrimizin güzel günlerine dönmesinin ve keyifle mutlu günlerin gelmesi için dileklerde bulunuyorum, hatta sihirli bir güç için bile hayaller kuruyorum.
Mesela uyansak bir sabaha; Şehrimiz masal diyarından çıkmış gibi tertemiz, pırıl pırıl ve insanların mutlulukla güldüğü bir gün olsun istiyorum…
Biliyorum ki hayaller bir gemidir Ve bir gün mutlaka size limanı ulaştırır.
Hadi hep birlikte umutlu günler dileyelim; bunları düşününce kendimizi daha dinç ve yorgunluğumuzu atmış hissederiz belki….
Güzel günlere dileğiyle….