ÇOCUKLAR GÜNAHSIZDIR

Yine uzun oldu sevgili dostlar ; saygı ve sevgiyle selamlıyorum herkesi ! 

Mutlaka iyi, mutlu ve umutlu olduğunuzu ümit ediyorum. Çocuklarımız; gözümüzün nuru bizim mucizelerimiz olan çocuklardan bahsetmek istiyorum sizlere!

Büyük bir saflık ve durulukla gelirler dünyaya! Anne-babalarını, yaşadıkları çevreyi ve koşulları seçme hakları yoktur! Ve hepsi günahsız, savunmasızlardır! Çocuklar tüm bu eşitlik içinde hayatımıza katılmışken; çocukları şekillendiren, hayatlarına yön veren çizikleri biz atarız; onların masum hayatlarına…

Taşınmak, yemek, temizlenmek için bize muhtaç oldukları dönemden itibaren her dokunuşumuz iz bırakır çocuklarda kini, düşmanlığı, öfkeyi yada iyilik ve merhameti biz gösteririz davranışlarımızla onlara !

Neden yazdım bunları; bugün öyle bir hikâye dinledim ki. Bu hikâyeyi dinledikten sonra sizlere anlatmalıyım ve bunları paylaşıp içimi dökmek istedim!

Hikâyenin kahramanı 4 ya da 5 yaşında bir kız çocuğu anlatıyor kendini bir uzmana 36 yaşındayken! Çocuktum, sokaklar bizim oyun alanımızdı. Kendi yaşımda pek çok arkadaşım vardı, birlikte oyunlar oynar ve çok eğlenirdik. Bir gün dört  çocuk kömürlüğe girdik ve hepimiz aynı anda pantolonlarımızı indirip birbirimize baktık! Sonra çok utandık ve pantolonlarımızı çekip oradan kaçıştık! Bunu hemen anlatmak istedim anneme. Heyecanla yaptıklarımızı anlattım! Benim için heyecanlı ve komikti annem beni dinlerken ağızı farklı olarak sıkı sıkı kapandı ve sonra öfke ile bana bir daha kömürlüğe gitmeyeceğimi, çok büyük bir günah işlediğimi söyledi. Artık bir günahkârsın, bir daha sakın yapma! ... Öyle üzüldüm ve korktum ki çocuk aklımla kim benden gözlerini kaçırsa biraz kızgın baksa benim günahkâr olduğum için diye düşünüyordum. 

Yıllar geçtikçe iyice içime kapandım ve hiç arkadaşım olmadı; herkesten uzak durmaya ve çok az konuşmaya başladım. Bunu ne zaman annemle konuşmak istesem hep bir bahane oldu, bir türlü ona neden günahkâr olduğumu soramadım! Bu yıllar böyle sürdü gitti. Sonunda konuşmaya hazırdım iki yıl önce annemi kaybettim; cevabı alamadan yine yalnız kalmıştım. Sonra kitaplarını da okuduğum bir uzmandan yardım almaya gittim! O bana; çocukların masum olduğunu, benim günahkar olmadığımı, bu düşüncenin anneme ait olduğunu söyledi.

Evet, rahatlamıştım, otuz yıldır taşıdığım çuvalı sonunda indirmiştim; ama benim neşe, umut, dostluk ve sevgi ile geçecek otuz yılımı kim geri verecekti? Ben masumdum!

İçim titredi; ben oldum, o kadın ve pek çoğumuz oldu aslında masum ve günahsız çocukların bir kelime ile hayatlarını nasıl ipotek altına aldığımızı anladım!

Bir öfke ile ağızımızdan çıkan nedenini, gerekliliğini anlatmadığımız cümleler ve kelimeler çocuklarımıza ne kadar zarar veriyor!

Sevgili Anne-Babalar ; tabikii  kızdığınız ve sinirlendiğiniz ,çocuklarınızın sizi çok zorladığı zamanlar olacaktır!. İstemeden söylediğimiz kelimeleri onlara açıklar ve bu yükten çocuklarımızı kurtarırsak ,onların hayatlarının başka bir yöne akacağını unutmayalım ; unutmayın ‘söz ola bal ile şeker ; söz ola ağu ile zehir ’

Mutlu ve huzurlu haftalar diliyorum. Sevgi ile kalın.